Bi yol var önümde adı “ömür” uzun olup daha başında olduğum.
Durunca bitmedi, koşunca yoruldum; bende yürümeye karar verdim. Firar serbest
bende; müsade bıraktım. İsteyen benimle gelir zaten biliyorum. Dinlenmek için
durduğum her durakta bi kişi indirmek her ne kadar acıtsada artık
umursamıyorum.
Koşar gibi yürüyorum; ayak uyduracak benimle yürüyeceklere
kapıyı her daim aralı tutuyorum. Ne büsbütün kapatıyorum herkese yolumu nede
ardına kadar açıyorum. Aralı bıraktığım kapıyı tıklatanı içeri buyur edip bi
süre misafir ediyorum.
Yorulduğumu hissettim ilk kez bugün. Dönen dolaplar başımı
döndürdü sanki. Bozduğum oyunlar hala gölgemi taşıyorlar ama oyun bozmak
istemiyorum artık. Oluruna bıraktım herşeyi.
Mevsim sonbahar önümüz kış. Döküldü yapraklar ,sarardılar;
kışın sonu elbet bahar yeniden yeşerir yapraklar. Sonbaharda yeşil yok, olsun.
Hüznüyle güzel yapraklar.
Bugün yeni bi gün. Yeni bi dönem açıldı hayatımda biliyorum.
Bazı şeylerin son dönemi, yeni yeşermekte bazıları. Boşverdiğimden bıraktım
bazı şeyleri. Üzerine gittikçe düğüm düğüm oluyor sanki.
İçimde bi yerlerde olan fırtınaları denizlerimin en dibine
gömdüm. Hayatım çok kalabalık aslında. Durup düşünecek vaktim yok yollarda
olmasa. Yolların uzunluğunca düşünüyorum artık; geliş gidişlerde.
Bir yer hayal ediyorum; hayal ediyorum çünkü düşünmekten
korkuyorum. Düşündükçe çoğalıyor hayal kırıklıkları.
İnsan uzakta oldukça bazı şeylerden üzerini kolay oluyor ama
içinde oldukça anlıyor özlemini okul gibi. Sahi okulumda vardı benim dimi?
“Özgür olmak” hasretle beklediğim tek kavram ve az kaldı
biliyorum; hissediyorum. Gerekirse esaret içinde olacakmış bu yılım; olsun.
Özgürlük uğrunda yaşanacak her şey mubah değil miydi?
Yepyeni bi dönem bu defa. Herşeye sıfırdan başlayacak
değilim elbet olanları elemem, yetiştirmem, yeniden başlamam gerek.
Durup düşünmeden yaşamak daha cazip. Her şeye kafayı yormak
gereksiz aslında. Böylesi daha mi iyi gibi?
Evet iyi çünkü her kaybedilen unutulmaz ama alışılır
inanıyorum. Zaman yardımcı olur, yağmurlar hatırlatsada damlalarla alır götürür
biliyorum.
Eylül geldi, geçti yine üzerimizden. Üzeri kapalı yaşıyoruz. Taze yapraklar mevsimi geldi ama bilmemezlikten geliyoruz.
Kurduğumuz hayaller aslında cam kadar gerçek. Ve cam kadar
şeffaf; hem içini hem dışını görebiliyoruz. Aynı zamanda cam kadar kırılgan.
Kırıldığında da asla eskisi gibi olamayan ve elimizde, önümüzde kaldıkça bize
daha fazla acıdan başka bişey vermeyen hayallerimiz.. Hepsi bize bağlı oysa;
onları yıkmak, kırmakta yeniden kurmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder