28 Ekim 2014 Salı

"Ne Okuyorum?"dan Kayıp Toprak

“Sersemletici güzellikte bir aile hikâyesi…”
Evet okuyanların genel yorumunu bu cümlede toplarsak sanırım yanılmış olmayız. Hollanda ve Belçika’da En İyi İlk Kitap Ödülü alan Türk Yazar Murat Işık, “Kayıp Toprak’’ adlı kitabında gerçekten sıcacık bir aile öyküsünü yansıtmış. Okuduğum her kitabı yazamasam da fırsat buldukça elimdeki kitapları sizlerle fikir olarak paylaşmaya devam ediyorum.
Kayıp Toprak adlı kitabı yine çok alakasız bir şekilde buldum. Kitapyurdu’nda aslında bir programı anlatan bilimsel bir kitap ararken reklamda çarptı gözüme. Yazarın adı bana çok tanıdık, hatta birebir aynı isimle tanıdığım farklı bir insan. “Acaba mı?” dedim ve şöyle bir araştırayım dedim bambaşka bişeyle karşılaştım. Hayat gerçekten serpiştirilmiş tavafuklardan ibaretmiş.
Yazarı araştırırken kitabın konusu dikkatimi çekti. Küçük bir çocuğun baş karakter oluşu da etkiledi doğrusu. Ben de bir de bunu okuyayım dedim.
2011 yılından beri 2050, St. Petersburg’ta Yasak Aşk, Günde Bir Doz Motivasyon gibi kitaplarla ses getiren Koton Kitap, ilk kez bir Türk yazarın romanını yayımlamanın heyecanını yaşıyor. Kitap daha çok yeni sayılır basım olarak. Hollanda ve Belçika’da “En İyi İlk Kitap Ödülü”nü alan Türk yazar Murat Işık’ın Kayıp Toprak isimli romanı Türkiye’de de okuruyla buluştu… Hayatın getirdiği bütün olumsuzluklara ve zorluklara rağmen bir arada kalmayı başaran bir ailenin sıcak hikâyesinin anlatıldığı kitap akıcı ve yalın anlatımıyla dikkat çekiyor.
1977 İzmir doğumlu olan Türk asıllı Hollandalı hukukçu Murat Işık’ın ilk romanı Kayıp Toprak (Verloren Grond) sonunda Koton Kitap etiketiyle Türk okurlarıyla da buluştu. Kısa süre içinde 7 baskı yapan romanı ile Belçika’da De Bronzen Uil ödülüne (Hollanda ve Belçika’nın en iyi ilk roman ödülü) layık görülen yazar Murat Işık romanında, çok yalın bir dille epik bir aile hikâyesi anlatıyor.
2008 yılında yazılmaya başlanan ve 4 yılda tamamlanan Kayıp Toprak, 2012 yılında Hollanda’da yayımlandı. Yazar Murat Işık’ın kısmen kendi aile tarihinden esinlenerek yazdığı Kayıp Toprak kısaca, Alevi Zaza köyü Sofyan’da başlayıp Ege’nin incisi İzmir’de son bulan, kimi kaderin savurduğu, kimi de kendi aldığı kararların darmadağın ettiği Uslu ailesinin destansı hikâyesi olarak betimlenebilir. Ayrıca hikâyenin belkemiği olan baba-oğul ilişkisi, dostluk, kayıplar, hayatta kalma mücadelesi ve umutla beslenmiş sürükleyici bir roman özelliği taşıyor. Kitabın yayın hakları Türkiye’de Koton Kitap’tan başka İsveç’te 2244 Publishers’a satıldı.
Kitabın kısa hikâyesi şöyle: Bir aile dramının anlatıldığı romanın kahramanı 13 yaşındaki Mehmet. Olaylar 60’lı yıllarda Muş çevresinde geçiyor. Kitap Mehmet’in yaylada dünyaya gelmesiyle başlar. Mehmet Uslu, Muş’un eskiden Ermeni köyü olan, daha sonra yoğun olarak Zazaların yaşadığı Sofyan’da Birinci Dünya Savaşı’nda bütün ailesini kaybetmiş yumuşak başlı, masal anlatıcısı, hayat dolu babası Selim, sivri dilli, baskın karakterli annesi Aşme, ağabeyi Yusuf ve kız kardeşi Elida ile yoksul, kendi halinde bir hayat sürmektedir. Babanın başına gelen vahim bir kaza ailenin yaşamını altüst eder. Uslu ailesinin hayatı bu önemli olaydan sonra tamamen değişir. Baba Selim artık iş yapamaz hale gelmiştir; doğduğu köy olan Hemgin’de babasından kalan toprağını işlemek için ailece oraya göç etmeyi tek çare olarak görür. Uslu ailesinin Hemgin’e gelişi muhtar dahil herkesi rahatsız eder, burada huzur bulmaktan ziyade hayatta kalma mücadelesi içine girerler. 1966 Varto depremi çevredeki bütün köyler gibi Hemgin’de de taş taş üstünde bırakmaz. Uslu ailesi ikinci önemli darbeyi de burada alır.
Kitap okumayı ve öyküler yazmayı çocukluğundan beri çok seven Murat Işık, ilk başta kısa öyküler yazmaya başladığını ve bazı öyküleri Hollanda dergilerinde yayımlanıp iki öyküsü de ödül alınca hep kafasında olan ilk romanını yazmaya başladığını söylemiş ve “Kitabımın Türk okuruyla buluşması en büyük hayalimdi. O yüzden çok heyecanlı, mutlu ve gururluyu,” demiş.
Hollanda edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandıran kitaba dört yıldız veren günlük gazete De Volkskrant, “Bir aile hikâyesi, sersemletici güzellikte” diye yazmış. Başta da dediğimiz gibi bu cümle tam anlamıyla bir özet içeriyor. Ayrıca kitabın piyasaya çıkmasıyla birlikte çeşitli gazete ve dergilerde, televizyon kanallarında yazarla yapılmış söyleşiler yayınlanmış. Bazı eleştirmenler ise Murat Işık’ın Hollanda edebiyatına yeni bir soluk getirdiğini söylüyor.
Kayıp Toprak, Ekim ayından itibaren bütün kitabevlerinde yerini aldı. 25 TL’ye satışa sunulan (alınan yere göre fiyatı da değişiklik gösteriyor), 360 sayfalık bu kitabı okumaktan büyük keyif alacaksınız.

26 Ekim 2014 Pazar

Ah'lar Ağacı


Yağmurlu bir İstanbul akşamıydı gözlerinin gözlerime değişi
Ve kardeşimi son görüşüm o yağmurun altında çocuk masumluğuyla dönerken.
Şimdi yollar uzun yollar aramızda dert.
Olsun.
Sonbahar yaprakları dökmekle mükellefti çocukluğumuz.
Evet şimdi gidiyorum.
Biliyorum ki bu yağmur ardımda bıraktıklarımın gözyaşı,
Bir de gözyaşlarım belli olmasın diye yağan üzerime.
Mutsuz yollar geçtim, saatler geçtikçe değişti tabelalar; 
Geçen her kilometrede katlandı mutsuzluğum.
Gidiyorum ama ne zaman çağırsan gelirim;
Hoşçakal lazım değil bu gidişe.
Şimdi uzarken yollar, değişirken tabelalar her saat başında,
Bir yaprak daha sallar gönül rüzgarım Ah'lar Ağacında.
Bilirim yağmur değmemiştir saçlarına,
Sonbahar rüzgarları savurmamıştır onları hiç.
Ben şimdi böyle kırk ikindi yağmurlarını beklerken
Seninle ıslanmak isterdim sağanaklarda.
Bilirim kuşlar kadar nazenin bir kalbin vardır senin;
Gökyüzü kadar ferah bir dinginlik yüzünde.
Hiç şiir yazılmamış hüzünlü gözlerinden alır güneş parlaklığını,
Dua eden çocuksu ellerin kimseye değmemiştir bilirim.
Ve derin bir "Ah" çekip altını çizdiğin şiirler değer bazen kalbine.
Uzun upuzun bir hikaye düşlersin, benim gibi, bilirim.
Sonra sen gelirsin aklıma;
Sonbahar yaprakları düşer Ah'lar Ağacıdan avuçlarıma,
Suskunluklar savurup coğrafyama
İçime dinginlik veren hülyalarımı düşünürüm.
Bilirim bulunduğun her şehir
Sen geçtiğin için dünyanın en kutlu beldesidir.
Ve ne zaman kesişir yollarımız bilemem.
Bildiğim bir şey varsa bayım;
Dualarım gün olur da kabul olursa,
Bu şehrin tarih kokan sokaklarının birinde
Seninle karşılaşmayı dilerim...

http://www.youtube.com/watch?v=jkhFHjFf-Jg

Dipsiz not: Hicri Yılbaşınızı kutlarım, gönlünüzce bi sene olur inşallah sevgili okur. Sağlıcakla...

6 Ekim 2014 Pazartesi

Ağlama Kardeşim: Batan Güneş Elbet Doğacak !

Bir de Filistin Meselesi var ya aklımızın odalarında,
Düşünmekten ağrır aklımın dişi.
Her köşesi bölük pörçük edilmiş şu yalan dünyada,
Kimlere kalmış adalet işi?
Ey kardeşim yüreğindir atan yüreğimde,
Senin gözyaşının acısıdır taşıdığım vücudumun her hücresinde.
Kansızların eline kalmış şu üç günlük dünyada,
Kimlere kalmış adalet işi?
Bir ana ağlar evladının soğuk yüzüne;
Baylar parça parça edilen insan eti o yeryüzünde!
Gelirken bize sorulmayan kuruşluk dünyaya,
Kimlere kalmış adalet işi?
Gelirken sormamış Hüda aciz insana dileğini,
En iyisiyle yaratmış tüm düzeni;
İnsan denen acizliğinden utanmadan atmış o düzene elini,
Kimlere kalmış adalet işi?
Yargılar olmuş kendi yaratmışçasına dini meshebi.
Sağı solu yetmemiş birde katmış kavgaya aleviyi sünniyi.
Kim seçmiş de gelmiş dünyaya dinini meshebini?
Kimlere kalmış adalet işi?
Müslüman bilmez olmuş kardeşinin derdini,
Düşman ilan etmiş kendine önceleri dost bildiğini;
Sonra sırf bir inat uğruna yakmış tüm gemileri.
Kimlere kalmış adalet işi?
İnsanlar ölüyor diri diri ve film gibi izliyor diğerleri tüm olanı biteni,
Yanarken Filistin kapatmış kapısını evinin Müslüman dahi.
Ölen can kardeşken görmemek tüm bu eziyeti,
Kimlere kalmış adalet işi?
Çalıkuşu neylesin de yazsın içindekileri?
Kırbaçtan geçirse düzene girmez kelimeleri,
Yüreğinde taşıdığı Filistinli bir ananın feryadı.
Sorarım Ey Müslüman kimlere kalmış adalet işi?
Nasıl bi dönemden geçmiş bu ülke; tarihinde hep karanlık dar sokaklar?
Filistinse bir yaradır yüreğimde; olduğu yerde sessizce durur kanar.
Ey benim can kardeşim unutma;
Hak şerleri hayr eyler, zannetme ki gayr eyler.
Nefes alan her canlı nasıl yaşıyorsa senin de yaşamak hakkındır bu topraklarda.

http://www.youtube.com/watch?v=0kQOVCWyyUI

Dipsiz not: Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Buyrut'un toprağından, Bosna'nın bayrağından, Gazze'nin gözyaşından, Türkmenistan'ın alnından öpüyorum. Geniş sofraların kurulduğu, birlik ve beraberliğin unutulmadığı, evinizden- gönlünüzden huzurun eksik olmadığı, bol neşeli, şeker tadında, gönlünüzce bir bayram dilerim tüm sevdiklerinizle. Tüm İslam Aleminin Kurban Bayramı mübarek olsun.