Kendileri Sunay Akın’ın ailesinin Göztepe’deki köşkünde kurulmuş, 2005 yılında. Bir sürü yıllar boyunca dünyadan, açık arttırmalardan topladığı oyuncaklar ile açıyor burasını.
http://www.istanbuloyuncakmuzesi.com/ İletişim kısmından nasıl gidileceğine, nerede olduğuna ve açık olduğu gün saatlere ulaşabilirsiniz.
Tarihte bilinen ilk oyuncaklar Mısırlılara aitmiş. Arkeolojik kalıntılar, MÖ 5. yüzyılda Mısır’daki çocukların tahta atlarla oynadıklarını göstermekteymiş. Oyuncakların seri üretimi ise 18. yüzyılda başlamış. 2. Dünya Savaşı sonrasında oyuncak pazarında bir durgunluk yaşanıyor, bunun nedeni ise oyuncak atölyelerinin savaş yıllarında silah üretimi amacıyla kullanılmış olması.
Oyuncak Müzesi kocaman, mis gibi bir yer. 6 katlı 10 odalı ve 80 vitrine sahip bir yer. Yaklaşık 4000 oyuncak sergileniyor.
Müjdat Gezen’e ait oyuncaklar var. Kendisi çocukken Fatih’te oyuncakçı dükkanında çırak olarak çalışmış. Aynı zamanda Müjdat Gezen’in kendisinin tasarladığı oyuncaklar da vardır. Sevdiklerine dört kolla sarılmaları düşüncesiyle 4 kollu olarak tasarladığı “Piti ve Pitiş” adını verdiği oyuncaklar da burada bulunuyor.
Koridorun az ilerisinde Eyüp Oyuncakçısı var. Eyüp, özellikle sünnet çocuklarının geldiği bir yer olduğu için, oyuncak üretiminin merkezi haline gelmiş. Eyüp Sultan Türbesi’ne giderken İskele Caddesi üzerinde bulunan Oyuncakçı Çıkmazı sokağındaki dükkanlarda yıllarca oyuncak üretilmiş ve satılmıştır. Eyüp oyuncakları 1950’li yılların sonlarında tarihe karışmıştır.
Bir diğer vitrinde ise Beyaz Saray ve George Washington’dan Richard Nixon’a kadar ABD Başkanları’nın oyuncakları görülüyor.
Bir de Tren Odası var ki, ne güzel düzenlenmiş anlatılamaz. Gerçek bir tren kompartmanı içinde sergileniyor trenler. Devlet Demir Yolları’nın Sakarya’daki bakım ünitelerinden sökülen tren koltukları, kapı ve pencereler, masa, imdat freni, merdiven gibi parçalar bu odada birleştiriliyor. Türkiye’de demiryollarına verilen önemin azlığından dolayı tren oyuncaklarının da diğer ülkelerin yapımı olan tren oyuncaklarının yanında çok basit kaldığı görülüyor.
Empire State’in yapıldığı tarihte yapılan bir maketi de bulunuyor burada.
En sevdiğim kısımlardan biri olan hastane vitrininde sıra. Tam donanımlı bir hastane, doktor, hemşire figürleri, çeşitli ambulanslar… Ambulansların birinci dünya savaşı sırasında daha fazla, daha etkin bir biçimde kullanıldığını biliyoruz. Hemingway’in de o dönem ambulans şoförü olduğunu buradan bildireyim dipnot olarak.
Ama ama ama, en sevdiğim, en bayıldığım kısım oyuncak evlerin olduğu kısım. Oyuncak evler, dollhouse diye tanımlananlar, ilk başlarda oyuncak olarak değil de evin görünüşünü göstermek amacıyla kullanılıyormuş. Daha sonraları oyuncak olarak üretilmeye başlanmış.
Dönme dolaplar, İngilizce’de Ferris Wheel olarak bilinen şeyler… Adını, yapımcısı George Washington Ferris’ten almış. ABD’de yaşayan Ferris, Chicago’da 1893 yılında açılan uluslararası bir fuarda sergilenmek üzere 75 metre çapında ve 2200 ton ağırlığında bir dönme dolap yapmış. Yaklaşık 2160 kişi taşıyabiliyormuş.
Atlıkarıncanın İstanbul’da boy gösterdiği ilk günlerde adı atlı karacadır. Bunun nedeni, bir at ile bir karacanın yan yana oluşudur. Erkek çocukların ata, kız çocukların ise karacaya binmesi düşünülür. Ne var ki kız çocuklar da ata binmek isteyince karacalar kaldırılır ve yerlerine at konulur. Böylelikle atlı karaca, atlıkarıncaya döner.
2. Dünya Savaşı’nın anlatıldığı vitrinler de mevcuttur. Bir kısımda Hitler’in askerleri selamladığı vitrin, bir kısımda 2. Dünya Savaşı’nın vitrini.
Noel Baba’nın bir şiirden çıktığı gerçeği var bir de ortada. 1822’de Amerikalı şair Clement Clarke Moore’un yazdığı bir şiirden esinlenerek karikatürist Thomas Nast 1863’de Noel Baba çizimlerini yapıyor ve bugünkü haline aslında Coca-Cola’nın reklamı için hazırlanan çizimleriyle geliyor.
İlk Miki Fare oyuncak, 1926 tarihinde ABD’de yapılıyor. Adı Mickey Mouse olan siyah beyaz renkli tahta fare çocukların karşısına ilk kez 1928 tarihinde bir çizgi film karakteri olarak çıkar. İki yıl sonra bez bebek görünümünde ilk oyuncağı yapılır.