1 Şubat 2020 Cumartesi

Hüzüngah Martıları

Martılar geçiyor penceremden;
Ah iliklerimden süzülen umutsuzluk...
Ne ince ne derin bir sızısın yüreğimde,
Çığlık çığlığa karışıp martılara,
Asla onlarla gitmeyip duran yerli yerinde...
Ne kadar da telaşlı İstanbul bugün yine
Tüm renklerden sıyrılmış grisinin içinde.
Bu sabah da denizin ufkuna yasladım dertlerimi,
Ne yazık ki gemiler gibi geçip gitmediler içimden.
Yeşili solmuş bütün mevsimlerin...
Güneşsiz kalmış bütün aşıklar...
Ah yangınım, ah keder!
Hiç geçmez misin yüreğimden?
Bir dem’a ile düşmez misin gözlerimden?
Bir martnın kanadına takılıp gitmek isterdim bu şehirden;
Denize sonsuzluğa,
Ya da belki yol almak bir gemide
Engin göklere uzaklara.
Pusun ardındaki sıradağlar gibi dimdik duruyor çaresizliğim;
Orda, üstelik içimin en karmaşık meydanının en ortasında.
Ne melem şeysin hüzün!
Ah kalbimin bitmez kederi, ah bu bende ki sonbahar,
İçimde yeşermeden kurumaya tutan dallar,
Damla damla kanımda solan kırmızım,
Kirpiklerimdeki yas;
Tüm dünyanın boşluğu,
Yüreğimdekinden az...