Efendim neymiş Ahmet Ümit okunmazmış, Oğuz Atay samimi
değilmiş, Nazım Hikmet anarşistmiş; efendim neymiş Necip Fazıl kitabı anlatma,
efendim neymiş Amin Maalouf 'Tanrı' yerine Allah demeliymiş, efendim neymiş
diğerleri şöyleymiş, şunlar böyleymiş... Efendim şu çok dinsiz, şu çok
günahkarmış..
Efendime gelince her kitap saçmaymış, aptalcaymış. Oh ne ala
mualla... Karpuz tarlasından seçelim kabak olmayanları... Dolduralım
kilolukları.. Seçelim en güzelleri.
Efendileri! burası karpuz tarlası değil.. Siparişle kitap
eleştirmiyoruz.
Efendileri! korkunuzla, tabunuzla, korkunuzla kitap okuru
olamazsınız. Siz milletin ahiret bekçisi misiniz, bileti kesecek olan siz
misiniz? Ey efendileri bir bilgiyi, bir paragrafı kaldıramayan acizlerin,
farklı bir düşünceyi bile kaldıramayan insanların bize akıl vermesi son derece
zararlıdır.
Hayatında bir kitabı eline almamış, kokusunu içine çekmemiş
insanlar kitaplar hakkında böylece
yorumda bulunuyor. Bu tip insanlara burada yer yok, ve en kötüsü de bu
insanlara bir taneninizin çıkıp da cevap verememesi. Bu tip karanlık insanlara
cevap verirken artık terliyorum. Hoşgörü tema alınmış bir kurum burası, kitap
genel bir kavramdır, kültür gibi genel bir kavramdır. Kültüre saygısı
olmayanın, korkusuna yenik düşenin, egosuna yenik düşenin böyle bir sayfada ne
işi var. Bazıları da buna çıkar “eleştirmeyelim mi” der! Evet eleştirebilirsin,
hatta gün içinde eleştirdiğim tüm kitapları sizler için paylaşıyorum burada..
Evrensellik budur, hoşgörü budur. Ama karalamak ayrı eleştirmek ayrıdır. Bir
insanın, bir yazarın emeğine saygı göstermeden onu anlamadan açıklamak yerine
karalıyorsan seni hiç bir eğitim mertebesi, mektebi adam edemez.. Size ne
dininden, size ne görüşünden... Ne yani o kitabı yakalım mı atalım mı..
Zihniyetiniz bu mudur?
Neden farklılıklara saygımız yok, bir kitap ya altı üstü bir
alıntı.. Bayağıdır genel uyarı yapmıyordum, yani beni anlamanız için tüm
sözcükleri kalbinize, zihninize yerleştirmeli miyim? Facebookta tüm sayfaları
siyasetle, gırgırla, komediyle, ahlaksızlıkla bitirdiniz. Kardeşim kitap
sayfalarından ne istiyorsunuz? Ne zararı var bu bilgilerin size? Ha madem
diyorsun “bana zarar”, madem zararı var, madem potansiyelin sadece şiddet,
hırs, nefret, haset, kıskançlık, bağnazlık.. Ne işin var buralarda? Diye
sorarlar adama.
Yapma arkadaşım. Ağzından, elinden, klavyenden çıkan
sözcüklere dikkat et. Her kitap bir insan, her lisan bir insandır. Tatlı dil,
hoşgörü varken karalamak seçenekleriniz aklına bile gelmesin.. Lütfen...
Bizler; okuyoruz. Düşünüyoruz. Paylaşıyoruz. Kitap
Eleştirileri; kitaplar hakkında fikirleri olan, bir köşede okuyup beğendiği
paragrafı herkesle paylaşmak isteyen, en sevdiği yazarın son kitabı hakkında
beklediğini bulan/bulamayan herkesin fikirlerini ahlak kuralları çerçevesinde
yazıp tartışabileceği, yazma yeteneğine güvenen ya da güven kazanmak
isteyenlerin katılabileceği bir bölümdür.
Hepimiz, özellikle ortaöğretimdeki öğrencilik hayatımızda,
öğretmenlerimizin önerdiği bazı kitapları okuyup özetlerini çıkartmış ya da
tanıtmışızdır. Bu çalışmalar, genelde Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı ve
kompozisyon derslerinde gerçekleştirilmekte. Bunlar, genelde edebi eserlerle
sınırlı olup bir hikaye ya da romanın özetlenmesi biçiminde olabiliyor. Bazen
öğrenciler, bu tür çalışmaları söz konusu roman ve hikayeyi okumadan, varsa
piyasadaki özetlerinden yararlanarak yapabilmekte. İyi de bizim amacımız size
bu hedefe yönelik bilgi vermek değilki zaten. Bizim amacımız sizleri kitap
okumaya yönlendirmek, teşfik etmek. Kitabın konusuna bakın, beğenin/beğenmeyin;
duruma göre okumak isteyin/istemeyin diye yazıyoruz bu yazıları. Beğendiğimizi,
etkilendiğimizi, “vay be ne kitapmış” dediğimizi paylaşıyoruz burada sizlerle.
Biraz okuyun, bilgi sahibi olun, en azından ismi geçen bir
kitaba karşın bir fikriniz olsun; bizim amacımız bu.
Yine de bu bir uyarıdır. Eleştiri olarak algılanmasın zira
eleştiri dilimin ne kadar sivri ve acımasız olduğunu bilenleriniz bilir önceki
eleştiri yazılarımdan.. Keza efendiler sözüm meclisten dışardadır.
Hem o değil de eskiden "boş vaktinde neler yaparsın?"
sorusuna cevap olarak verilirdi "kitap okurum." cümlesi. Şimdilerde
insan bunu söylemeye çekiniyor, sanki bir suçmuşcasına boynunu eğesi geliyor
insan bu cümleyi söyledikten sonra. Neymiş efendim kitap boş zamanlarda
okunmazmış başlı başına bir işmiş! Bu fikri kim yaydı nasıl yaydı bilmiyorum
ama önceden böyle değildi; rahat rahat "boş vakitlerimde kitap
okurum" diyebilirdik. Ben, galiba ilk olarak televizyonda duymuştum mesela
"kitap okumak boş vakit aktivitesi değildir!" cümlesini. Böyle böyle insanları
kitap okumaktan soğuttular işte! Halbuki herkes boş bir vakit yaratıp 3-5 sayfa
bir şeyler okurdu. Artık bir iş olarak görüldüğü için belki de herkes benim
kitap okuma işi(!)ne ayıracak vaktim yok diyor. Halbuki herkesin gani gani boş
vakti var.
Ha bu boş vakitlerde n'apılıyor? Tabiki televizyon karşısına
oturulup magazin enjekte ediliyor zavallı bünyeye. Neyse efendim geçmiş olsun,
fırsat buldukça boş vaktinizde doktora gidin de magazin dolmuş beyin
hücreleriniz sağlıklı mı diye bir kontrol ettirin. İşçi ve emekçilerimizin de (sözde) İşçi Emekçi Bayramı'nı kutlarım her ne kadar onlara bayram olmasa da. Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder