"Müjdecim, kurtarιcιm, efendim, Peygamberim,
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim."
diyor Üstad Necip Fazıl, hepimiz de can-u gönülden katılıyoruz elbet. Her ne kadar Mevlid Kandili’nde Peygamber Efendimiz
Hz.Muhammed Mustafa(sav)’in doğum gününü ziyadesiyle kutlamış olsak da Miladi
yıla göre de Kutlu Doğum Günü 20 Nisan olarak kabul ediliyor ve o tarihin dahil
olduğu hafta Kutlu Doğum Haftası olarak büyük bir coşkuyla kutlanıyor.
Bu hafta adalet ve rahmet peygamberinin bir doğum yıl
dönümünü daha idrak ediyoruz. Bu yıl bir kez daha insanlığı, ‘Birbirinize kin
beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Birbirinizden nefret etmeyin! Ey Allah’ın
kulları! Birbirinizle KARDEŞLER olun!’ şeklindeki en soylu çağrıya davet eden
Son Peygamber’i anıyor, ona sayısız övgüler dizecek, dua ve selam gönderiyoruz.
Bu vesile ile birçok yerde adına okunacak mevlitlerden hislenip gözlerimiz
nemleniyordur.
Cenab-ı Allah varlığını ve birliğini insanlara duyurmak için
zaman zaman peygamberler göndermiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)
peygamberlerin sonuncusudur.
Bütün peygamberler onu müjdeledi, bütün semavi kitaplar
ondan söz ettiler. Peygamberimiz inançsızlığın, ahlaksızlığın, zulmün ve
cehaletin insanlığı kapladığı bir zamanda, bir hidayet meş’alesi olarak Miladi
571, Rabiülevvel ayının 12. gecesinde Mekke de dünya ya geldi. Bu teşrifiyle
bütün kâinat huzur ve mutluluğa kavuştu. Süleyman Çelebi Hazretlerinin dediği
gibi:
“Cümle zerrat-ı cihan
edup nida
çağrişu ben dediler
ki merhaba
merhaba ey alî sultan
merhaba
merhaba ey kani irfan
merhaba
merhaba ey sırrı
Furkan merhaba
merhaba ey derde
derman merhaba”
Evet bütün kainat lisan-ı haliyle merhaba hoş geldin,
sefalar getirdin ey Allahın Rasulü diyorlardı. O’nun doğuşuyla aleme rahmet ve
bereket doldu. Geceler ve gündüzler rengarenk çiçekler açtı. Sözler ve sohbetler
O’nun la güzelleşti. O’nun cesaretiyle zulüm ve cehalet, yerini adalet,
merhamet ve ilme bıraktı.
Cenab-ı Hak, Peygamberimizin de en büyük mucizesi olan
kutsal kitabımız Kur’an da şöyle buyurmaktadır: “ “Deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız
bana uyun ki, Allah ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” Demek ki Hz.
Muhammed’e uymadan hidayet olmaz. Hz. Muhammed’e uymadan Allah’a sevgi ve
kulluk olmaz. Çünkü Hz. Muhammed’e uymak ve O’na ümmet olmak bir kul için büyük
bir bahtiyarlık ve büyük bir şereftir. İnsanoğlu, sosyal hayatın da, iş
hayatında, ilimde, sanatta, edepte, erkanda ona uymadıkça hüsrandadır
felakettedir.
"Huzur duyulur mu" derler. Hiç duyulmaz olur mu? Bugün sabah ezânı kulağıma vurduğunda, tan yeli ağarıp etraftan o karanlık sırayla lacivert ve mavi olarak kalktığında; o an duydum ben huzuru. Evetbu sabah doğan günle geldi yüreğime oturdu. Elbet bu günün güzelliğinden, bu günün ruhundan. Bu sabah ezân her sabahki gibi Efendimiz'i (s.a.v.) hatırlattı bana. Bugün başka, bugün güzel; ama garip bir hüzün var dağda, taşta, bulutta, güneşte, toprakta; şu esen yelde başka bir hüzün var. Yokluğun hüznü ancak ve ancak bu kadar hissedilirdi; kimsesizdi kainat, sanki tüm dünya kimsesizdi.
Peygamberimizin hayatı incelendiğin de onun örnek
davranışlarını herkes rahatlıkla görecektir. Peygamberimiz kimsenin ayıbını
araştırmaz, kimsenin sözünü kesmez, kimsenin gizli hallerini araştırmaz,
kendisini ilgilendirmeyen konularla meşgul olmazdı.
Peygamberimiz zengin- fakir, efendi- köle küçük- büyük
ayırımı yapmadan herkesi eşit tutardı. Çocukları sever, ilgilenir, büyükleri
sayar, hürmet ederdi. İkram etmeyi çok severdi. Kimseyi eli boş çevirmezdi.
Bütün işlerini tam bir düzen içinde yapar, vaktini boşa geçirmezdi.
Dürüstlükten ayrılmaz, söz verdiğinde tutar, emanete asla
hıyanetlik yapmaz, şakayla da olsa yalan söylemezdi. Kısaca her şeyi ile örnek
bir insandı. Nitekim Cenab-ı Hak bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:
“ Andolsun, Allah’ın Rasulünde sizin için; Allah’a ve ahiret
gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek
vardır.”
Kutlu Doğum demek; Hz. Peygamberi anmak, daha önemlisi O’nu
anlamak ve temsil ettiği değerler bütününü tanımak, Allah tan getirdiği ilahi
davetini, sünnetini ve ahlakını anlamak, O’na duyulan engin sevgiyi gönüllere
yerleştirmektir. Bu sebeplerden dolayıdır ki, bütün Müslümanlar O’nun dünya ya
gelişini “Mevlid Kandili” olarak kutlamaktadır.
Ülkemizde de Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet
Vakfı işbirliği ile 1989 yılından bu yana “Kutlu Doğum Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Kutlu Doğum Haftası’nın, insanlığın, sevgili Peygamberimizi
daha iyi tanımalarına vesile olmasını Yüce Allah tan niyaz edertüm İslam
aleminin KUTLU DOĞUM HAFTASI mübarek olsun. Haydi sağlıcakla. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder