23 Ocak 2014 Perşembe

Gaz Lambasının Son Işığı

 
Şimdi sen, benden uzakta başka bir şehirde... Gökyüzüne baktığımda görüyorum seni, gözlerimde gizliyorum. Nerdesin nasılsın bilemiyorum. Evet, artık uzun bir süre sokaklarda karşılaşma imkânımız bile yok. Ne kadar boşmuş bu şehir sen yokken. Şimdi anladım... Nefesi nefes değil sanki. Sen beyaz bir gölge oldun kor düşen şu gönlüme. Yanma deme bana bir bakışın yetiyor, kanma deme bana bir gülüşün yetiyor.
Biliyorum özlem var hayatın her adımında.  Kalbimde bir hüzün var ki, ölesiye yorgunum sanki; bir gece ansızın gel ki, gülsün gözlerim. Unutma, unutma beni.
Zormuş alışmak sevmekten.  Alışkanlıklarından vazgeçemiyor insan evet alışkanlık olmuşsun gönlüme farkında olmadan. Sevdim mi sevildim mi bilmem; gözlerimin önünde olman yetiyordu sanki. Nedir bu içimdeki? Özlem mi sevgi mi?
Sen vaktinden çok sonra gelen sevdalı bir yağmur gibisin çisil çisil gözlerimden. Sen haylaz rüzgârlar önünde şimdi; sevdanın yükünü attın omuzlarından. Şimdi gönlün hangi yaraya mesken? Ellerin hala sevda kokar mı bilmem...
Arka sokaklarımdın, ben hep kaldırımlarında yürüdüm durdum sıkılmadan. En güzel günlerimdin, işaretledim tek tek aklımın odalarının gönlüme ulaştığı duvarlara. Şarkılarda bulurdum seni ve sen şarkılarla yaşatırdın bizi. En güzel yıllarımmışsın, anlamazdım küçüktüm daha.
Şarkılar vardı bizim şarkımız demeden bizim şarkımız olan. Bize yazılmış şarkılar var, bizim için yazılmış gibi. Biz bir şarkıydık aslında; beraberliğimizi kitaplarda okumuş gibiydim, kitaplardık sanki. İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım. Bizi anlattı kitaplar. Bizi anlatan şarkılar hep vardı ve biz hep dinlerdik. “Biz” şarkıydık aslında, kulağımıza gelen ezgilerle varolmuştuk. Rüzgarın sesiyle birlikte söylerdik bizi. Bazı şarkılar olmuştuk biz. Kulağımızda her tınısı çalındığında o günlere dönen.
Şimdi “o şarkı” diye geçiştiriyoruz birbirimizi hayatlarımızda birer şarkı ile içimizden geçiştirdiklerimizi kimseler bilmeden.
Her sevdanın bir sonu var imiş sevdiğim, bizim sevdamız sonsuz olsa olmaz mı? Sevmek nedir? Sevgi neydi? Sevgi emekti... Sevgi bahara kavuşmaktı, gönlüm senle bahara vardı. Sen gönlümde açan çiçek olsan, bulut olsan gönlümün mavisine?
Tarifi olmaz duygular içerisindeyim; aklım karışık, gönlüm karışık, ömrüm karışık karşında... Sana değen yağmur üşür, sokak üşür, toprak üşür, yaslandığın taşlar üşür; isyanım olmaz. Bunun bir adı yok. Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile, bir adı yok.
Sensiz bu şehir ne boş ve anlamazsız; şimdi bunları anlatsa sana birileri, ya da boş ver bilme en iyisi...
Sana meftundur gözlerim sana tutkundur. Sana sevdalı gözlerim, sana yeminli ellerim, sana miyadlı; yokluğun bize uzak olsun, gurbetin bize ırak olsun, vuslatın bize garib olsun ki derman olsun. Vursam yollara kendimi yıksam ben beni, bir selam getirsem sana aşkımın sahibi...
Şimdi sen hoyrat, gönlün serbestliğe tutuklu... Başka bir yâri görmüş belki gözlerin; aklınla kalbinin karışıklığında. Şimdi belki yüreğin dönmüş başa. Yok ki bahanem... Şimdi bir bahanen var karla kapandı yollar, bahara erişirsen yârim haberi yolla. Gel deme bana gelemem, sevemem seni diyemem ben; yok ki bahanem.
Bir deniz hırçınlığı gelir bulur sinsice, kan kusar sözlerin; bir dua gönder bana can evimden gizlice; hal olur, derman olur, derdime derman olur...

Hangisi daha zor; gerçek aşkı bulmak mı, yoksa ondan kaçmak mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder