Şimdi sen, benden uzakta başka bir şehirde... Gökyüzüne
baktığımda görüyorum seni, gözlerimde gizliyorum. Nerdesin nasılsın
bilemiyorum. Evet, artık uzun bir süre sokaklarda karşılaşma imkânımız bile
yok. Ne kadar boşmuş bu şehir sen yokken. Şimdi anladım... Nefesi nefes değil
sanki. Sen beyaz bir gölge oldun kor düşen şu gönlüme. Yanma deme bana bir
bakışın yetiyor, kanma deme bana bir gülüşün yetiyor.
Biliyorum özlem var hayatın her adımında. Kalbimde bir hüzün var ki, ölesiye yorgunum
sanki; bir gece ansızın gel ki, gülsün gözlerim. Unutma, unutma beni.
Zormuş alışmak sevmekten.
Alışkanlıklarından vazgeçemiyor insan evet alışkanlık olmuşsun gönlüme
farkında olmadan. Sevdim mi sevildim mi bilmem; gözlerimin önünde olman
yetiyordu sanki. Nedir bu içimdeki? Özlem mi sevgi mi?
Sen vaktinden çok sonra gelen sevdalı bir yağmur gibisin
çisil çisil gözlerimden. Sen haylaz rüzgârlar önünde şimdi; sevdanın yükünü
attın omuzlarından. Şimdi gönlün hangi yaraya mesken? Ellerin hala sevda kokar
mı bilmem...
Arka sokaklarımdın, ben hep kaldırımlarında yürüdüm durdum
sıkılmadan. En güzel günlerimdin, işaretledim tek tek aklımın odalarının
gönlüme ulaştığı duvarlara. Şarkılarda bulurdum seni ve sen şarkılarla
yaşatırdın bizi. En güzel yıllarımmışsın, anlamazdım küçüktüm daha.
Şarkılar vardı bizim şarkımız demeden bizim şarkımız olan.
Bize yazılmış şarkılar var, bizim için yazılmış gibi. Biz bir şarkıydık
aslında; beraberliğimizi kitaplarda okumuş gibiydim, kitaplardık sanki.
İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım. Bizi anlattı kitaplar. Bizi anlatan
şarkılar hep vardı ve biz hep dinlerdik. “Biz” şarkıydık aslında, kulağımıza
gelen ezgilerle varolmuştuk. Rüzgarın sesiyle birlikte söylerdik bizi. Bazı
şarkılar olmuştuk biz. Kulağımızda her tınısı çalındığında o günlere dönen.
Şimdi “o şarkı” diye geçiştiriyoruz birbirimizi
hayatlarımızda birer şarkı ile içimizden geçiştirdiklerimizi kimseler bilmeden.
Her sevdanın bir sonu var imiş sevdiğim, bizim sevdamız
sonsuz olsa olmaz mı? Sevmek nedir? Sevgi neydi? Sevgi emekti... Sevgi bahara
kavuşmaktı, gönlüm senle bahara vardı. Sen gönlümde açan çiçek olsan, bulut
olsan gönlümün mavisine?
Tarifi olmaz duygular içerisindeyim; aklım karışık, gönlüm
karışık, ömrüm karışık karşında... Sana değen yağmur üşür, sokak üşür, toprak
üşür, yaslandığın taşlar üşür; isyanım olmaz. Bunun bir adı yok. Sorsan adın ne
diye susar konuşmaz bile, bir adı yok.
Sensiz bu şehir ne boş ve anlamazsız; şimdi bunları anlatsa
sana birileri, ya da boş ver bilme en iyisi...
Sana meftundur gözlerim sana tutkundur. Sana sevdalı
gözlerim, sana yeminli ellerim, sana miyadlı; yokluğun bize uzak olsun,
gurbetin bize ırak olsun, vuslatın bize garib olsun ki derman olsun. Vursam
yollara kendimi yıksam ben beni, bir selam getirsem sana aşkımın sahibi...
Şimdi sen hoyrat, gönlün serbestliğe tutuklu... Başka bir yâri
görmüş belki gözlerin; aklınla kalbinin karışıklığında. Şimdi belki yüreğin
dönmüş başa. Yok ki bahanem... Şimdi bir bahanen var karla kapandı yollar,
bahara erişirsen yârim haberi yolla. Gel deme bana gelemem, sevemem seni
diyemem ben; yok ki bahanem.
Bir deniz hırçınlığı gelir bulur sinsice, kan kusar
sözlerin; bir dua gönder bana can evimden gizlice; hal olur, derman olur,
derdime derman olur...
Hangisi daha zor; gerçek aşkı bulmak mı, yoksa ondan kaçmak
mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder