Kumral Ada Mavi Tuna, okuduğum ilk Buket Uzuner kitabı.
Aylar önce okumuş olmama rağmen ancak anlatabildiğim kitaplardan bir tanesi.
Başına attığım tarih ve "Kadıköy" yazısı bile kitabı sevilir yapan
küçük detaylardan.
Bu kitabı okurken öyle pişmanlıklar yaşadım ki. Niye bugüne
kadar hiç Buket Uzuner kitabı okumadım ki diye kendime o kadar çok kızdım ki...
Kumral Ada- Mavi Tuna öyle güzel bir roman ki, okumadıysanız hiç geç kalmadan
hemen okuyun.
Okumak isteyenler için hüzünlü bir aşk öyküsü Kumral Ada
Mavi Tuna.
Fakat hayat bir romana hiç benzemez ve bazılarımız
olacakları çok önceden sezebilsek de tarihin akışını değiştiremeyiz. Buna ancak
romanlarda ve filmlerde gücümüz yeter ve bu yüzden çılgınlar gibi tutkunuzdur
sinema ve edebiyata.
Yazıyı sosyal tespitlerle doldurup haddim olmayan işlere
burnumu sokacak değilim ancak Türk edebiyatının erkek egemen bir yapısı
olduğunu iddia edenlere bir doz Buket Uzuner tavsiye edip, hemen kitap hakkında
yorumlara geçelim...
İlk olarak Mabel Matiz’in, sonra da kitap kulübümüzün övgü
ve tavsiyeleri üzerine okuduğum bir kitap Kumral Ada-Mavi Tuna. Girizgahtan da
anlaşılacağı üzere oldukça beğendiğim ve okumak için tavsiye isteyenlere ilk
olarak önereceğim kitaplardan birisi oldu.
Kumral Ada - Mavi Tuna, iç savaşın içimizde ve dışımızda,
bireysel ve toplumsal olarak yarattığı yangınları umutsuz bir aşk üçgeni
ekseninde anlatan sarsıcı bir roman.
Dört dile çevrilen Kumral Ada - Mavi Tuna birçok toplumsal
yaramızı irdelerken unutulmaz bir aşk hikayesi anlatıyor. Hayatımın
kitaplarından biri. İnsanı çizerek ilerler, aşkı anlatır, imkansızı öğretir.
Roman da sair dayının dediği gibi "askın 1001 turu vardır ve her çeşidi
acıtır"
Buket Uzuner‘in en ünlü kitaplarından biri olan Kumral Ada
Mavi Tuna, küçük bir çocuğun kendini bildi bileli aynı kadına aşık olmasını
anlatan bir aşk öyküsü.
Kitabın ismi ise Ada‘nın mükemmel bir kumral, Tuna’nın ise
masmavi gözleri olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca kitabında içinde yer alan
Ada’nın yazar-şair dayısının, Ada ve Tuna‘nın arkadaşlık öyküsünden yola
çıkarak yazdığı kitabının ismidir.
Ben kitabı okuduğumda başlarda çok beğendiğimi söylemeliyim.
Ancak daha sonra bazı bölümler beni sıkmış olsa da kitabı başarılı buldum.
Kendimi daha çok eskideki olaylara kaptırdım, yeni olaylar bu nedenle hoşuma
gitmedi sanırım. Kitabı okurken göreceğiniz üzere Tuna’nın karakterindeki
değişimler de bir anda yapılmış. Ada’nın gitmesi üzerine, Tuna bir çok kadınla
birlikte olur. Bir bölümde sürekli olarak Tuna’nın yaşadığı ilişkiler
aktarılıyor. Bu bölümde Tuna’ya biraz kızdım sanırım.
Kitap iki eksende ilerliyor: İlahi bakış açısıyla anlatılan,
kahramanımız Tuna'nın ülkede çıkan iç savaş yüzünden yeniden askere alınması ve
bu esnada kendi iç savaşını vermesini temel alan hikayeyle, Tuna'nın kendi
ağzından dinlediğimiz çocukluk ve ilk gençlik yıllarının hikayesi. Bütün olarak
ise aşk ve sevgi üzerine, toplumsal yargılar üzerine, kişilik üzerine kısacası
insan üzerine büyük ama yutulabilir tespitlerle dolu lirik bir hikaye okuyoruz.
Kitabın okura hissettirdikleri ise oldukça karmaşık -tıpkı
gerçek hayatta olduğu gibi; hüznü, huzuru, sevinci, kızgınlığı, şaşkınlığı art
arda hatta belki aynı anda hissediyorsunuz. Bir erkeğin, daha doğrusu bir
insanın savaşların en zoru olan kişinin kendine karşı verdiği savaşı gerçekten
başarılı bir şekilde kaleme almış Uzuner. Tuna'nın kendi iç savaşına paralel
ilerleyen (belki de neden olan mı demeliyiz?) gerçek mi hayal mi olduğu
anlaşılamayan, sözlük anlamıyla iç savaşa yapılan göndermeler ve bu ikili
arasında kurulan metaforik bağ edebi açıdan tatminkar bir iş çıkartıyor
karşımıza.
Yazarın başarılı ve anlaşılır üslubu, zihne ve kalbe aynı anda hitap
eden betimleme ve benzetmeleri de cabası. Aşina olanlar için huzurla
gülümseten, bilmeyenler içinse merak uyandırıcı Kuzguncuk tasvirleri, zamanın
çok-kültürlü ve elbette hoşgörülü mahalle hayatı ve duyguların fiziksel olarak
somutlaştırıldığı satırlar okuma zevkini katlayan unsurların başında geliyor.
Kitabın sonu ilk bakışta biraz açık kalmış gibi gözükse de, üzerinde
düşünüldüğü zaman bunun yazar tarafından yapılan bilinçli bir tercih olma
ihtimali daha ağır basıyor ve böylece Kumral Ada-Mavi Tuna okunan değerli
eserler arasındaki yerini almış oluyor.
Özellikle okumuş olanlar için belirtmek istediğim -resmi
olarak ifade edilmiş olmasa da- pek çok okurun hemfikir olduğu eğlencelik bir
bilgi ise şöyle: Ada'nın ailesi aslında hemen herkesin tanıdığı, ünlü bir
aile... Şair dayı; Atilla İlhan, annesi Pervin Gökay; Çolpan İlhan ve babası
Süreyya Mercan; Sadri Alışık. Süreyya Mercan'ın oynadığı meşhur filmin Balıkçı
Osman olması ve kitabın doğrudan Atilla İlhan'a ithaf edilmesi bu düşünceyi
oldukça sağlamlaştıran etkenler elbette... Bir rivayete göre Uzuner, usta
şairin hayatını kaleme alma isteğine hayır cevabı alması üzerine "O zaman
ben de sizi romanımın kahramanı yaparım" diyerek yazmış kitabı.
Benim naçizane değerlendirmelerimi bir kenara bırakacak
olursak, Kumral Ada~Mavi Tuna uzun uzun irdelenebilecek, detaylı incelemesi
yapılabilecek bir kitap esasında. Bu konuda yazarın kendi sitesinde güzel bir
düşünme listesi hazırlanmış ki merak edenleri buraya alalım.
Bu kitapla beraber yazarın diğer kitapları da ilgi alanıma
girmiş bulunmakta ancak hayal kırıklığına uğramaktan çekiniyorum açıkçası;
"Ya diğer kitaplarını bu kadar beğenmezsem?" diye. Bu noktada sizin
tavsiyelerinizi rica ediyorum: Sizce hangi Uzuner kitabı beni hayal kırıklığına
uğratmaz?
Buket Uzuner Tuna'yı, Tuna'nın yıllar süren aşkını öyle
güzel anlatmış ki hayran kalmamak elde değil. Kitap bölümlere ayrılara,k
yazılmış ve her bölümün başında çeşitli yazar ve şairlerden nefis alıntılar
var. Bir bölümde Tuna ve Ada'nın çocuklukları ve gençlikleri anlatılırken diğer
bölümde Tuna'nın iç savaşı ve bunun bir kabus olduğuna insanlara inandırma
çabası anlatılmış. Doğrusunu söylemek gerekirse çocukluk ve gençlik
dönemlerinin anlatıldığı bölümleri okumaktan daha çok zevk aldım, Tuna'nın iç
savaş yaşadığı bölümlerde, özellikle de siyasi, toplumsal görüşlerin
anlatıldığı yerlerde biraz sıkıldığımı söylemek zorundayım.
Kitabın sonunda karakterlerin kendilerini anlatmaları, bir
bakıma savunmaya geçmeleri de değişik bir yöntem olmuş. Kitap boyunca sık sık
geçen Baylan Pastanesi'nin kup griyesi ve Mabel sakızları dikkatimi çekmedi
değil. Mabel çikolataları hala var ama sakızları var mı bilmiyorum, Baylan
Pastanesi'ne de internet yoluyla baktım, gerçekten de kup griyesi meşhurmuş. :)
Kumral Ada-Mavi Tuna aynı zamanda günümüzün popüler sanatçılarından Mabel Matizin de isim kaynağı. Mabel adını Kumral Ada Mavi Tuna adlı romanda yer alan Tuna
karakterinin takma adından alır. Matiz ise, müziğini en iyi tanımladığına
inanarak adına eklediği ve «çok sarhoş, düşkün kimse» anlamlarına gelen eski
yunanca kökenli argo bir kelimedir. Kitaptan etkilenerek bu ismi kendine uygun gören gerçek adı Fatih Karaca olan Mabel Matiz, kendi adını taşıyan ilk albümü "Mabel Matiz"i 2011, ikinci albümü olan "Yaşım Çocuk"u da 2013 yılında yayınlamış ve büyük beğeni toplamıştır. Bizzat tavsiye ettiğim sevdiğim sanatçılardan biri olan Mabel'in şarkıları gerek anlam gerek melodi olarak dinlenilesi parçalardır. Şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli bir kitap, tavsiye ederim. Keyifli okumalar :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder