27 Haziran 2016 Pazartesi

Terk Edilmiş Kent Şarkıları


Yıllardan geçilir demişti zamanın bir yerinde şair; insanlardan geçilir, insanlardan geçilir...
Başlayan her güzel şey çabuk biterdi. Bilinirdi, gün gelirdi insan eliyle yaptığı her şeyin yok oluşunu izlerdi. En sabırsız, en tez canlı olanı bile tutardı böyle zamanlarda kendini. İnsanlardan geçilirdi sonuçta. Gideni tutamazsın ki.
Aşk dediğin öyle büyük bir yalan ki gözün kapalı inandığın her şeyi bir çırpıda alır elinden. Çünkü aşk temelinde bir duadır. Evel yükseklerden uçtu düze indi şimdi gönlüm. O dua şimdi Allah'a emanet.
Tam bu noktada da şarkılar giriyor devreye; sözleri zehir zemberek. İçinle konuşmaya başlıyorsun sonra. İnsan en kolay kendini avuturdu hani?
Bir gün bitebiliyor büyük aşklar, hüsranla bitebiliyor. Fakat devam eden bi hayat var güçlü olmak gerekiyor. Elbette sonu geliyor yalnızlığın, elbet sonu geliyor. Bir vakit bir başkası seni sarıyor, umut yenileniyor. Ağladığına yanıyor insan. Zaman geçiyor öyle böyle geçiyor, her şey anılaşıyor; hayat devam ediyor. Bazen gidesin gelir uzak ülkelere, bazen sığınasın gelir. Bir değer tutar seni, tutar sımsıkı; sonra kalasın gelir.
Gitarımın perdesini söktüm, evimin penceresine taktım. Her yerde senin parmak izin. Püfür püfür vurunca rüzgar, senin şarkıların çalar; şarkılarda nefes izin. Sesini bütün şehre dağıtan yel , değirmenleriyle dansa kalkıyor. Bu mucizeyi kıskandığından olsa gerek; bütün yangınlar içinde bir tek benim yüreğim yanıyor. Ve biliyorsun, yanık izi kolay kolay geçmiyor.
Yalnız sana açılmış ve sana kapanmış o kapıda; kırık bıraktın gönlümü, kırıp bıraktın gönlümü. Aldın götürdün ne varsa, yarım bıraktın ömrümü. Kalbim gebe, sancıdı durdu, kalbim senden bir kıvılcım doğurdu. Yandım, yandım bir orman gibi. İçimde harfler kelimeler boğuldu.
Giderken; üstüne bir şeyler alıp giderken, paranı alıp notunu bırakıp giderken; tırnaklarımı ve saçlarımı koparıp giderken hiç canın yanmadı mı?
Ayrılık bir bardak su değil ki, aksın da otursun midemize. Kör olası kuru ekmek gibi takılıp kalıyor insanın boğazına. Ayrılık öyle bir geliyor ki insan mendiller dolusu ağlıyor. Ömrünü ortadan ikiye bölüyor, bir hayat bölünüyor.
Karanlık bir gece bir şiir feneriyle, gecenin göğsüne sokuldum gidiyorum. Silinsin istedim göğümden resimler. Gelmesin peşimden mevsimlik gülüşler.  Alnını öptüğüm akşamı hatırladım, aynalar görmüştü, radyolar duymuştu. Her yalan eksiltti bizdeki gerçeği, sonunda kuruttuk bahçede çiçeği.
Yabancı yollardan bir tren vagonunda, sevgiyi inciten her şeyden kaçıyorum. Yoruldum şehirden, betondan, demirden; ışıklar, gölgeler, gürültü ve senden. Terk edilmiş kent şarkılarıyla uğurla beni, ihtimal, ihtimal ki dönmeyeceğim geri. Ankara da uzak bana İstanbul da uzak, bilemezsin görmeyeceğim belki.
Deniz anlatıyor mu beni sana? Hatırla sesimi dalga dalga. Sularda esen yel ben miyim ki, sor suyun rüzgarına. Hatırla adımı koylarında, hala mı uzaktayım yoksa yanı başında kalbinde güzel uykuda?
Bir bütün aşktım ben, haydi böl beni. Dağılsın elinde hissimin her zerresi. Seyrettiğim senin kalbin bakta gör beni. Sağılsın senin ağzından adımın her hecesi. Ölürsem kimliğimden öğren adımı, bölüş annenle acını, sına sabrını. Yıka kefenle duala bütün kahrımı. Sevgilin şimdi sorguda, sevgilin şimdi yangında.
Sen gidersen bir ülke yetim kalır, koskoca bir ülke. Sen gidersen çay soğur masada kalır, kahveler kapanır. Susmaz içimin sesi, su konuşur susmaz. Evim küser, barkım küser, odam kireç tutmaz. Sen gidersen şarkılar üşür. Mevsim değişir, mevsimler üşür. Ayrılık kalın giyinir, ayrılık sıcak kalır. Aşk üşür, aşk üşütür.
Sen gidersen avuçlayıp yalnızlığımı yüreğine sürmez hiç kimse. Hiç kimse bölmez beni, hiç kimse tamamlamaz. Sancıyla söver ömrüme hasret, hasret sınır dikenli tel. Karnı hep açtır hasretin, karnı hiç doymaz.
Seni bıraktım zifiri bir gecede, ağlamalar yadigar ikimize de. Gömülür şarkılarım acının merkezine, zaman çizer adımı derinliğine. Eğer geri dönersem vur ömrümü yüzüme, kan dökülür sesimden dizelerime. Hem sen hem ben hazırdık bu zamanlı vedaya. Kaldı bütün umutlar o şehirde. Bir ömrün üstüne insan kaç kez yaşayabilir? Ve kaç kez ölebilir hayatında? Bir şey yok konuşulacak hesap kitap ortada, hatırlama bu anı ömrün boyunca.
Ne kadar yazabilirsin ki kaderin sana yazmadığını mısralarına?

10 Haziran 2016 Cuma

Kalem Radyosu

O kadar uzun zaman oldu ki bu mikrofona geçmeyeli.
Halbuki çok geceler hiç tanımadığım radyo başındaki insanlarla paylaşmıştım dertlerimi, özlemlerimi.
Bu mikrofondan hep aynı kişiye binlerce cümleyle seslenirdim, beni hep duyduğunu bile bile.
Şimdi nerede ve ne halde olduklarını bilmediğim ama çok özlediğim insanlar var.
Onlar benim kayıp parçalarım...
Gittiklerinden beri hayatımın yıkık, eksik ve anlamsız olduğunu bilmiyorlar.
Bilmiyorsun, ah bilmiyorsun...
Sen gidince ben hiç tamam olamadım.
Tuşu eksik bir daktilo, son sayfası yırtılmış bir roman, iğnesi kaybolmuş bir gramafon, öznesini yitirmiş bir cümle gibi noksan kaldım.
Artık ne yazsam eksik, neyi okusam yarım, neyi anatsam sahipsiz, ne dinlesem bölük pörçük...
Ama uzun zaman önce kabul ettim ben; yaşadığım her mutluluk en az bin eksik, her üzüntü en az bin fazla olacak. Ne yaşarsam yaşayayım; ben eksik kalan o sayfanın yasını tutacak, seni gömdüğüm o sokağa çiçekler ekeceğim.
Biliyor musun sevdiğim, gönlü ömrüme yakışanım; ben seni hiç unutmadım.
Senin gibi ardımı dönüp gidemedim hiç.
Ben hala bıraktığın o yerdeyim.
Hala aynı kadın, hala aynı yürek, hala aynı sevda, hala sen...
Ben seni hiç öldüremedim.
Kim bilir şimdi hangi şehirde, hangi sokaktasın. 
Keşke beni duyabilseydin, senden tek bir şey isterdim;
Gitmiş de olsan, beni unutma.
Ben seni unutamadım, sen de beni unutma... 


1 Haziran 2016 Çarşamba

Beni Güzel Hatırla


Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Beklide bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben her şeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
Beni üzdün kınamadım
Alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım
Beni güzel hatırla
Sayfalarca mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde
Sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın
Beni güzel hatırla
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda
Beni güzel hatırla
Dizlerimde uyuduğunu düşün
Saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
Anlından öptüğüm dakikaları
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğini düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun
Bu da sana son sürprizim olsun
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla
Gidiyorum…