Beni tanımazsın sen. Bi kapalı kutu var yüreğimde; henüz anahtarını kimseye vermediğim, kimsenin açamayacağı. Kimse yerini dahi bulamadı. Ben o kutuyu hep sakladım. Hep kaçırdım. Yalan yok o kutuya yaklaşabilen tek kişi sensin. Belki anahtarını bile alabilirdin. Önce kutuyu keşfettin, sonra yerini buldun tam açacakken bir rüzgar esti ve ülperdim. Sonra o kutuyu yeniden kuytu köşelere ücralara sakladım.
Karanlıktan korkarım ben. Bu yüzden içime hiç bakmadan sakladım onu. Yerini biliyorum desem; yalan olur. Ve ben yalan söylemeyi sevmem.
İçimin ışığından korkar oldum çünkü onu yalnızca geceleri yine senle yakabiliyorum. Ama o kadar azsınki aydınlatmaya yetmiyorsun. Yeniden aydınlanırda o kutuyu bulur musun, bulsan açar mısın bilmem.
Sen o mumu yaktığında, o kutuyu bulduğunda yada yaklaştığında, içime o mumun kırmızı ışığı düştüğünde korkmamıştım oysa. Sonra bi rüzgar esti işte. Nedensiz, cevapsız bi rüzgar ve o mumun kırmızı ışığını söndürdü. Işığın sönmesiyle sende karanlıkta kaldın içimde. Korktum. Sakladım yüreğimde hem seni hem kutuyu. Ama birbirinize uzak yerlerde. Bakmadan sakladımki yerlerinizi bile bilmiyorum.
Seni her bulduğumda aydınlığa çıkarmaya çalıştığımda inatla kaldın karanlıkta. Her seferinde daha derine kayboldun. Sessizliğinden sağır oldu yüreğim.
İçimde gitgide büyüyen bi sessizlikte saklı şimdi o kutu. Bulunur bulunmaz bilemem.
Şimdi bişeyler olmalı evet. Söyleyecek bişeylerim yok; çünkü söylemem gereken herşeyi açıkça söyledim ve bu benim gibi biri için zor bi durum.Bu yüzden diyeceğim yine aynı şey olur sana;
Gülüşüne, gözlerine ömrümü sığdırdığım adam; iyiki varsın. Hepsi bu kadar işte başıda, sonuda..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder