İstediğim kadar işim gücüm olsun, vaktim dar olsun, bir
kitabı sayfa sayısına bağlı olarak en fazla 5 gün içerisinde bitiriyorsam, o
kitap benim için güzel bir kitaptır. Gelelim Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ne, bu
kitapta da bizi tanıdık karakterler; Başkomser Nevzat, Ali ve Zeynep komiserler
karşılıyor. Mekan Tarlabaşı, Tarlabaşı'nda bir ceset; Engin, Engin'i öldürmüş
olma ihtimali bulunan ve suçu birbirlerine atan cinayet zanlıları.

Gelelim Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ne, bu kitapta da bizi
tanıdık karakterler; Başkomser Nevzat, Ali ve Zeynep komiserler karşılıyor.
Mekan Tarlabaşı, Tarlabaşı'nda bir ceset; Engin, Engin'i öldürmüş olma ihtimali
bulunan ve suçu birbirlerine atan cinayet zanlıları.
.jpg)

Genelde Ahmet Ümit okuyanların çoğu, katili çok kolay tahmin
ettiğini belirtir ve bu yüzden kitaptan zevk almadığını söyler. Ben böyle
düşünenlerden değilim. Katili ararken öğrendiklerim benim için de yeterli.
Belki de bu yüzden seviyorumdur Ahmet Ümit'i.
Ahmet Ümit okumaya, daha doğrusu, Ahmet Ümit'in içinde
Başkomser Nevzat olan kitaplarını okumaya yazım sırasıyla başlamak gerekir diye
düşünüyorum. Bence bir Kavim'i okumadan İstanbul Hatırası'nı okumak kesinlikle
kitaptan alınacak zevki düşürecektir. Başkomser Nevzat kitapları yayınlanma
sırasıyla şu şekildedir; Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Kavim - İstanbul Hatırası
- Sultanı Öldürmek - Beyoğlu'nun En Güzel Abisi. Bir de henüz okumadığım üç
adet çizgi romanı mevcuttur; Çiçekçinin Ölümü, Tapınak Fahişeleri ve Davulcu
Davut'u kim öldürdü.
Yazımı özetlemek
gerekirse; Ahmet Ümit ve romanın baş karakteri Nevzat'ı çok sevdiğimden
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni okurken oldukça keyif aldım ve Ahmet Ümit'e
başlangıç kitabı olarak değil de, daha önce Ahmet Ümit okumuş olanlar için
mutlaka önereceğim bir kitap.
“Tanrı’dan rol çalmak… Birini öldürmenin anlamı budur.”
“Aşk dünyanın en iyi mazeretiydi.”
“Sessizlik, soğuktan daha keskin, adeta katılaşmış bir
sessizlik karşılardı beni. Oysa biliyordum, eşyaların suskunluğuna gizlenmişti
fısıltılar. Fırsatını bulur bulmaz kulaklarıma dolmaya başlayacaktı,
ölülerinizin asla yok olmayan kederi.”
“Bütün mesele uyanıklıkla uyku arasındaki o süreyi kısaltmaktaydı.”
.jpg)
“Vefasızlıktan değil, vakit yokluğundan.”
“Şeytanlar cirit atar kumarbazların zihninde.”
“Cinayetlerin eğitici bi tarafı olsa da ölüm her zaman
trajikti.”
“Genç arkadaşlarımızı daha iyi yetiştirmek için polis
akademisine mutlaka bir vicdan ya da empati dersi konulması gerekiyordu.”
“Bir kez daha anlamıştık ki bir ülkede otoriter bir yönetim
varsa ilk kaybeden polis teşkilatı olurdu.”
“Şiddeti kullanarak ideal bir toplum yaratamazsın.”
.jpg)
“Bu ülkede canlı cansız her şey satılık. Paran varsa her
şeyi satın alabilirsin, elbette en başta da insanları. Doktorları, hakimleri,
savcıları, polisleri... Bu ülkenin sorunu ahlaksızlık, şeref yoksunluğu, onur
kaybı...”
“ Kaybetmiş insanları, kazananlardan daha yakın bulurum kendime.”
Kitabın tanıtımından:
Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşının arka
sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı,
belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek.
Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan
kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti
satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar
İstanbulun en gözde yeri olan Beyoğlunun hazin hikâyesi.


Son olarak kitaptan aklımda önemle yer eden bir cümle ve yine kitaptan bir şarkıyla bitirelim:
“Hayat, yaşadıklarımızdan çok hayal ettiklerimiz değil mi
zaten?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder