Gerçekten bir şey oluyor burada.
Gizemli bir şey.
Bir denizaltı kadar görkemli ve garip.
Gri bir günde camlardan yağmuru seyretmek.
Saydam yusufçuklar yavaşça uzaklaşıyor
Ve beni sana getiriyorlar topaz tapınaklarda.
Sen bir güneş tanrısı gibi gülümsüyorsun.
Biliyor musun kaç yıl tek başınaydım ben?
Karmaşanın içinde...
Bir türlü tutunamıyordum işte.
Bir tek senin yanında yürümüştüm ben,
Topaz bir günde ve suya yakın.
Geceleri üstümü örterdin.
Sonra konuşmazdın hiç.
Uzun süre konuşmazdık.
Gözlerinde kaybolurdum.
Bu suskunluk anlaşılır bir şeydi.
Deniz ve karanlık yerlerden geçen bir nehrin sessizliği
gibi...
Biliyor musun bir şey
oluyor burada.
Garip bir şey.
Bulanık bir suda yokoluş gibi.
Gözlerimde beyaz kelebekler uçuşuyor
Ve beni kendime getiriyorlar yavaşça
Beyaz odalarda...
Unutuşum başka bir sendi.
Ben ölüyordum Tropiko.
Unutuşun beyaz romansıyla ölüyordum.
Söyleyecek başka bir şeyim yok artık.
Unutmak istemiyordum oysa.
Güzel kalan yaralarda vardır çünkü...
Limon kokulu, yağmurlu kadınlar vardır.
Hiç unutmayan kadınlar vardır...
Limon kokulu...
Her şeye rağmen...
Yağmur kalan kadınlar vardır...
Ben iyiyim şimdi. Sen
nasılsın?