Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim,
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde umutlarım.
Hava kötü, dışarda sicim gibi yağmur var.
Gök gürlüyor.
Sen yanımda yoksun.
Ve ben gök gürültüsünden korkarım.
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden;
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz.
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Nasıl bir başlangıç yapacağımı bilmiyorum.
Ah gerçekten bilmiyorum...
Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki!
Fakat seninle ilk tanışmamızın
Ne zaman, nerede olduğunu hatırlamıyorum.
Bir sabahtı; ağaçların yeşile durduğu,
Çiçeklerin açtığı ve kuşların cıvıldadığı…
Sesimi duyuyor musun?
Gözlerin her gün biraz daha büyüyor gözümde.
Hayallerin her gün biraz daha kaplıyor düşlerimi.
Sözlerin her gün biraz daha işliyor yüreğime
Ve her gün daha fazla özlüyorum seni.
Bu zamanlar yine seni bekliyorum.
Hadi…
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
Hepten hüzünlü bu günlerde.
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanıyor sabahları pencereye;
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis.
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda.
Mavi el feneri hevessiz.
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni.
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi.
Radyo desen sessiz.
Tabure sandalyalardan çekiniyor.
Küçük oda karanlık ve ıssız...
Uyurken tüm dünyaya güvenmek zorunda olduğumun farkındayım.
Ve hala uyuyunca herşeyin geçebileceğine, geçeceğine inanıyorum.
Her şey seni bekliyor çünkü her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi.
Şimdi yolu izlerken uzaktan gördüğüm
Tireyen şehir ışıkları gibi varlığın;
Uzakta çok uzakta.
Görüyorum orda aslında
Ama seçemiyorum hepsi küçük bir nokta.
Duyuyorum varlığını yanımda;
Fakat seçemiyorum yüzünü karanlıkta.
İlerliyor kilometreler saniyelerle
Ve bizden uzaklaşıyoruz zıt yönlerde
Gelinmiyor akşam zaman kaplanı.
Daha önce anlatmıştım ya sana;
Fotoğraflar siyah beyaz eskir
Bir aynı kalır bizde mavi sevda
Zamana yenilmeyenler aşk değil sevdadır
Bizim aramızdaki bu yüzyılın son sevdası
Bilmem kaçıncı dolunay özlem getirse de bize
Aynı mavilik altında ömrümüzün ışığı
Değil yarım yıl yarım asır da sürse
Aynı kalacak bu sevda daim aşk ile.
En çocuksu yanın olmak isterdim,
Birlikte saçmalamak istediğin olmak isterdim,
Kızışın ha birde gülüşün benim olsun isterdim...
Ve ellerin iki gözüm;
Hep sıcacık, yüreğin avuçlarındaymışcasına.
Ben ellerine tutkun,
Sen ellerinle yaptıklarını izleyen gözlerime...
Keşke burda olsaydın
Şimdi senle sahile inerdik
Deniz boyu yürürdük öyle
Hafif yağmurun altında
Deniz epey dalgalıdır şimdi
Her kavuşma gibi çoşkundur içi
Öyle olur yağmurla deniz kavuşurken
Grilemiştir hem gök hem deniz
İzlenmesi takdire şayandır bu kavuşma.
Azaldı hem yağmur, korkmazdım da
Sen yanımdayken gök grültüsünden.
Evden çıktıktan sonra
Bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan,
Fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak
Hafızasını ve ceplerini araştıran,
Nihayet,
Ümidini kesince, aklı geride,
İleri gitmek istemeyen adımlarla
Yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm
Bugün deniz yağmur damlalarıyla kavuşurken.
Ve önümde beni çağıran olağan gücüyle kıyıları döven sonsuz mavilik
Avutmuyor artık içimi en beteri.
Eğer beni alan deniz olursa
Ondan nefret etme.
Kimse götürmeyecek beni kırlangıçların şölenine.