1 Mayıs 2013 Çarşamba

Kitap Efendileri (!)


Efendim neymiş Ahmet Ümit okunmazmış, Oğuz Atay samimi değilmiş, Nazım Hikmet anarşistmiş; efendim neymiş Necip Fazıl kitabı anlatma, efendim neymiş Amin Maalouf 'Tanrı' yerine Allah demeliymiş, efendim neymiş diğerleri şöyleymiş, şunlar böyleymiş... Efendim şu çok dinsiz, şu çok günahkarmış..
Efendime gelince her kitap saçmaymış, aptalcaymış. Oh ne ala mualla... Karpuz tarlasından seçelim kabak olmayanları... Dolduralım kilolukları.. Seçelim en güzelleri.
Efendileri! burası karpuz tarlası değil.. Siparişle kitap eleştirmiyoruz.
Efendileri! korkunuzla, tabunuzla, korkunuzla kitap okuru olamazsınız. Siz milletin ahiret bekçisi misiniz, bileti kesecek olan siz misiniz? Ey efendileri bir bilgiyi, bir paragrafı kaldıramayan acizlerin, farklı bir düşünceyi bile kaldıramayan insanların bize akıl vermesi son derece zararlıdır.
Hayatında bir kitabı eline almamış, kokusunu içine çekmemiş insanlar kitaplar hakkında böylece  yorumda bulunuyor. Bu tip insanlara burada yer yok, ve en kötüsü de bu insanlara bir taneninizin çıkıp da cevap verememesi. Bu tip karanlık insanlara cevap verirken artık terliyorum. Hoşgörü tema alınmış bir kurum burası, kitap genel bir kavramdır, kültür gibi genel bir kavramdır. Kültüre saygısı olmayanın, korkusuna yenik düşenin, egosuna yenik düşenin böyle bir sayfada ne işi var. Bazıları da buna çıkar “eleştirmeyelim mi” der! Evet eleştirebilirsin, hatta gün içinde eleştirdiğim tüm kitapları sizler için paylaşıyorum burada.. Evrensellik budur, hoşgörü budur. Ama karalamak ayrı eleştirmek ayrıdır. Bir insanın, bir yazarın emeğine saygı göstermeden onu anlamadan açıklamak yerine karalıyorsan seni hiç bir eğitim mertebesi, mektebi adam edemez.. Size ne dininden, size ne görüşünden... Ne yani o kitabı yakalım mı atalım mı.. Zihniyetiniz bu mudur?
Neden farklılıklara saygımız yok, bir kitap ya altı üstü bir alıntı.. Bayağıdır genel uyarı yapmıyordum, yani beni anlamanız için tüm sözcükleri kalbinize, zihninize yerleştirmeli miyim? Facebookta tüm sayfaları siyasetle, gırgırla, komediyle, ahlaksızlıkla bitirdiniz. Kardeşim kitap sayfalarından ne istiyorsunuz? Ne zararı var bu bilgilerin size? Ha madem diyorsun “bana zarar”, madem zararı var, madem potansiyelin sadece şiddet, hırs, nefret, haset, kıskançlık, bağnazlık.. Ne işin var buralarda? Diye sorarlar adama.
Yapma arkadaşım. Ağzından, elinden, klavyenden çıkan sözcüklere dikkat et. Her kitap bir insan, her lisan bir insandır. Tatlı dil, hoşgörü varken karalamak seçenekleriniz aklına bile gelmesin.. Lütfen...
Bizler; okuyoruz. Düşünüyoruz. Paylaşıyoruz. Kitap Eleştirileri; kitaplar hakkında fikirleri olan, bir köşede okuyup beğendiği paragrafı herkesle paylaşmak isteyen, en sevdiği yazarın son kitabı hakkında beklediğini bulan/bulamayan herkesin fikirlerini ahlak kuralları çerçevesinde yazıp tartışabileceği, yazma yeteneğine güvenen ya da güven kazanmak isteyenlerin katılabileceği bir bölümdür.
Hepimiz, özellikle ortaöğretimdeki öğrencilik hayatımızda, öğretmenlerimizin önerdiği bazı kitapları okuyup özetlerini çıkartmış ya da tanıtmışızdır. Bu çalışmalar, genelde Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı ve kompozisyon derslerinde gerçekleştirilmekte. Bunlar, genelde edebi eserlerle sınırlı olup bir hikaye ya da romanın özetlenmesi biçiminde olabiliyor. Bazen öğrenciler, bu tür çalışmaları söz konusu roman ve hikayeyi okumadan, varsa piyasadaki özetlerinden yararlanarak yapabilmekte. İyi de bizim amacımız size bu hedefe yönelik bilgi vermek değilki zaten. Bizim amacımız sizleri kitap okumaya yönlendirmek, teşfik etmek. Kitabın konusuna bakın, beğenin/beğenmeyin; duruma göre okumak isteyin/istemeyin diye yazıyoruz bu yazıları. Beğendiğimizi, etkilendiğimizi, “vay be ne kitapmış” dediğimizi paylaşıyoruz burada sizlerle.
Biraz okuyun, bilgi sahibi olun, en azından ismi geçen bir kitaba karşın bir fikriniz olsun; bizim amacımız bu.
Yine de bu bir uyarıdır. Eleştiri olarak algılanmasın zira eleştiri dilimin ne kadar sivri ve acımasız olduğunu bilenleriniz bilir önceki eleştiri yazılarımdan.. Keza efendiler sözüm meclisten dışardadır.
Hem o değil de eskiden "boş vaktinde neler yaparsın?" sorusuna cevap olarak verilirdi "kitap okurum." cümlesi. Şimdilerde insan bunu söylemeye çekiniyor, sanki bir suçmuşcasına boynunu eğesi geliyor insan bu cümleyi söyledikten sonra. Neymiş efendim kitap boş zamanlarda okunmazmış başlı başına bir işmiş! Bu fikri kim yaydı nasıl yaydı bilmiyorum ama önceden böyle değildi; rahat rahat "boş vakitlerimde kitap okurum" diyebilirdik. Ben, galiba ilk olarak televizyonda duymuştum mesela "kitap okumak boş vakit aktivitesi değildir!" cümlesini. Böyle böyle insanları kitap okumaktan soğuttular işte! Halbuki herkes boş bir vakit yaratıp 3-5 sayfa bir şeyler okurdu. Artık bir iş olarak görüldüğü için belki de herkes benim kitap okuma işi(!)ne ayıracak vaktim yok diyor. Halbuki herkesin gani gani boş vakti var.
Ha bu boş vakitlerde n'apılıyor? Tabiki televizyon karşısına oturulup magazin enjekte ediliyor zavallı bünyeye. Neyse efendim geçmiş olsun, fırsat buldukça boş vaktinizde doktora gidin de magazin dolmuş beyin hücreleriniz sağlıklı mı diye bir kontrol ettirin. İşçi ve emekçilerimizin de (sözde) İşçi Emekçi Bayramı'nı kutlarım her ne kadar onlara bayram olmasa da. Sağlıcakla..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder