10 Aralık 2013 Salı

Mavi ve Siyah Mara Karadeniz

 

Denizi olan bi yerden gelip denizsiz bi yerde kaybolmak mı benimkisi?
Annem hep derki: "insanın gönlündeki rengi hayatına benzer, hayatına akıverir. Senin bu maviye tutkunluğunun da hayırlısı bakalım. İnşallah gönlündeki mavi sevgisi ömrünü de maviletir. Bizim oralarda mavinin iki anlamı vardır güliçkimi tıpkı Karadeniz gibi; biri tarafı deniz, sonsuz, neşe, hayattır öteki tarafı da kara, karanlık, keder, ağıttır. İnşallah senin ömrüne ilki nasiptir evladi."
İnşallah benim ömrüme ilki nasiptir nana, inşallah manamo inşallah...
Karadenizli yüksek seslidir. Bunun sebepleri arasında Karadenizlinin çok çay tüketmesi, oksijeni yüksek deniz havası gibi faktörler vardır. İklimin yağışlı olması, dağların denize göre konumu gibi faktörlerin de etkisi vardır tabi.
Sesimin gürlüğü de, ayarsızlığı da, maviye sevdam da denize sevdamdan gelir. Karadenizin hakkını yiyemem mavisini tattırdı bana ama karasını da ağırından oldu.
Bizim oralarda Karadenizin yüceliğine inanılır. Karadeniz ya mavisinden çalar inşanın ömrüne ya da karasından. O da bizler gibi bi canlıdır. Gördükleri, duydukları vardır. Bizim denizimiz bizim kaderimizdir. Huyunu suyunu öğrenmişizdir biz onun ezelden o da bizimkisini gazelden. Azmışsa suları mesela, yeri göğü gri olmuşsa bi yerlerde muhakkak yanmıştır birilerinin yüreği. Dinlediği dertlerden, yamuklardan sinirlenir de kabarır dalgaları, suları. Dalgaları yüreğidir onun; o kadar açık, o kadar uçurum…
Her insanın bir denizi vardır içine koyduğu bizim oralarda, Karadenizden bir parça vardır yüreklerimizde. O parça bir yerden sonra belli eder kendini, rengini. Ya mavi olur durulur, ya kara olur delirir. Benim denizim hep dalgalidu daa. Ne dümdüz mavi olur yer gök nede kara. Kestiremiyorum nana. Karadenizin bana verdiği rengi kestiremiyorum…
Oysa bu deniz değil mi, bu denizin kara suları değil mi sevdiklerimi alan? Neden vazgeçemiyorum ben hala ondan? Beni de mi çekiyor nedir? Kaç nefesin ah'ı var üzerinde Karadeniz? Kaç ananın feryadı var sularında? Kaç beddua aldı habu dalgaların? Sen canımdan can almışken, canımdan parçalar koparmışken, senin suların kanlı iken neden sana olan bu sevgim ey en büyük sevdam? Hangi renktir ömrüme çaldığın?
Bir yanın korkunçluk, katil, mezarlık; bir yanın huzur, mutluluk, sonsuzluk. Bu nasıl bir çelişki? Hangi bünye, nasıl barındırır, bu aykırılığı? Böyle uçurum olmanın mentalibesini anlat bana. Mavinle karan, denizinle uçurumun niye bir arada? Önünde olmasaydı o şiddetle, nefretle dövdüğün dalgakıranların katar mıydın hepimizi önüne?
Oysa her şeye rağmen annem gibi, babam gibi, kardeşlerim, dostlarım, sevdiklerim gibi, ailem gibi, özlüyorum seni; rengini, kokunu, sesini, dalganı... Nasıl bir büyüdür bu sendeki? Nasıl bir kendine çekiştir?
Bitmezki senin fırtınaların, dinginliğin olmazki senin. Sen hep hırçın, hoyrat, asi. Senden mi geliyor ruhum, senden mi ayrıldı bedenim, hamuruma su niyetine mi katıldı suların? Neden kopamıyorum senden? Beni yalnız sen dinlersin, sen anlarsın yine. Ölümle arkadaşlık benimkisi Karadenizim, bilirim huyunu; sana güven olmaz. Napacağın belli olmaz. Bitmez alacağın ah’lar, dinmez dalgaların, tükenmez efsanelerin. Süregelen bir sonsuzluk ömür seninkisi. Dibin bile bulunamışken daha hırçınlığından nedendir insan nesline bu öfken ey kara sevdam?
Sen benden niceleri aldın Karadeniz, dedim ya hamurum seninle yoğrulmuş sanki. Derdim sen derman yine sen... Benden aldıklarına bakıyorum konuşamıyorum. Seninle konuşurken onlarla konuşuyormuş gibi hissediyorum.  Hele cumaçkimi, onu da aldın benden kaldım eyiden eyiye tek başıma…
Ekmek gibi hava gibi muhtacım sana cumaçkimi. Şimdi yüreğimde kalan nedensiz bir acı. Özledim seni, çok özledim cumaçkimi.. Cumaçkimi muçore, kayiyeyi? Şimdi sanki bütün deniz, bütün sular sensin cumaçkimi. Allah rahmet eylesin gani gani... Mohti cumaçkimi, ela mohti...
Ağlamak çare olsa gelirdin geriye cumaçkimi. Olmuyor işte hiçbir dilde anlatamıyorum sızımı. En zor anımda, yetmediğinde telaffuzum başlardım, derdim Lazcayı bilirsin; şimdi oda yetmiyor. Seni alan Karadeniz olunca Lazca da yetmiyor, onun dili de yetmiyor anlatmaya. Sessiz kalıyorum cumaçkimi, nefesim yetmiyor. Anlatılmıyor…
Bazen değişik hislere kapılıyorum cumaçkimi denizin karşısında gidip bi banka oturunca; bazen sana konuşuyormuşum gibi geliyor ona konuşurken. Bazen de sanki sende gelip birden bi yerden çıkıp yanıma oturacakmışsın, ya da yanımda oturmuş da beni dinliyormuşsun gibi geliyor. Özlüyorum cumaçkimi, çok arıyorum.
Ne uğursuz seneymiş habu be bitmedu derdi tasasi da bitmedu. Gerçi desene cumaçkimi; Karadenizin yamuğu, derdi biter mi?
Sanki senden de sonra daha bi bağlandım habu merete, bu Karadenizin sularına, kokusuna, rengine, fırtınalarına cumaçkimi. Görmeden duramaz, yaşayamaz oldum. Beni benden aldi.  Kızma bana. Sen yokken derdumi kime derdum Karadeniz de olmasa, bende gülmek isterdum habu gözlerum dolmasa. Beddua edeceğum puğvar suyun gurusun. Soylesena bu Leyla hangi yoldan yurusun?
Şimdi içimdeki parçası, yüreğime çaldığı parçası hep dalgalı. Hayatım cumaçkimi hayatım kararsızlaştı. Savruluyorum oradan oraya bilmeden. Bilmediğim bi şehirde bilmediğim insanlarla yaşayamıyorum… Karadenizden bana kalan tek yüreğimdeki parçası orda da. Dalgaları uzanmıyor bu defa olduğum yere. Gelmiyor kokusu, duyulmuyor sesi, haykırışları. Şimdi seni de aldı ya hepten yalnız kaldım ben. İçimde kaldı derdim, anlatamıyorum kimselere.
Diyemiyorum içimde kalanları. Orda tıkıldı kaldılar içime. Meğer nefes alamıyormuşum ben onsuz. Ne kadar haykırsam, ah etsem de olmuyormuş Karadenizim olmadan… Benim denizim hep dalgalı be cumaçkimi, bir türlü dinmek bilmedi, durulmak bilmedi. Yeri maviyse göğü kara. Belki de bundandır maviye tutkunluğum. İçimdeki denizin karışıklığındandır.
Ömür uzun, yük ağır; insan kimseyi koyamazmiş sevdiklerinin yerine cumaçkimi. Her gönlün taşıyabileceği hüzün, sıkıntı, üzüntü sınırlıdır. Gidilecek yol sayılıdır. Elbet kavuşuruz cumaçkimi. Yakındır üzerimdeki rengini açığa vurması.
Bugünün yarınına gün doğduğunda takvimler yine ayın onbirini gösterdiğinde tam 5 ayı yola koymuş olacağım sensiz cumaçkimi, tam 5 koca ay bitmiş olacak, 6. aya başlayacağım.
Anlatamam derdimi da denizin dalgasina, aldi götürdü cumaçkimi de bakmadi arkasina… İçimdeki sızı dinmiyor benim. Bazen boyle birden dalgalanıyor denizim; büyüyor dalgalarım seni alan dalgalar gibi cumaçkimi. Vuruyor kıyıya öldürecek gibi. İçimdekiler dinmiyor cumaçkimi. Mara si va mohti…
Gönlümün sol tarafi zaten ezelden beri aşktan yoksun idi, sevemedum daha kimseyi da olmadi, çıkmadı benum da karşima şöyle gönlume koyacağum birisi; ama şimdi sağ tarafı da sevduklerumden, kardaşlarumdan eksiliyor bir bir, senle de bir daha eksildu, öyle bir eksildu ki toplayamadum kalanini, kapatmayi birak küçültemedum bile açtığu deluğuni..
Kendinden vazgeçebilecek kadar sevmek birini... Bu mümkün mü? Gerçekten böyle seven var mı, bulunur mu? Bir adam çıksa karşıma; ben ona aşık olsam, o bizim oralara, Karadenize… Ben onun ellerine tutkun olsam, o elleriyle yaptıklarını izleyen gözlerime... Sonra Hopaya yerleşsek birlikte. Mutlu mesut yaşasak ebediyen Karadenizin gölgesinde; denizin kıyısında, yeşilliğin içinde...
Denize kapak yapamayız, göğe direk dikemeyiz, bir de ölüme çare bulamayız derler bizim oralarda. Ellerimiz kollarımız bağlı sevdiklerimize kavuşmak için mahşeri beklemekle mahkumlaştırılmışız. Olsun cumaiçkimi. Allah sevdiklerini erken alırmış yanına. Ohosori?
İçimde bi yerde bi sıkıntı, bi darlık, değişik bişe var. Hayrolsun diyorum ama ne zaman böyle olsa hiç hayırlı bi iş olmaz çok iyi biliyorum.
İlk defa bir listeyle yazıyorum böyle bir yazıyı; tek parça eşlik etmiyor konu Karadeniz olunca gönlüme, yetmiyor da. Şimdi yine bir ilkle tüm bu parçaları paylaşıyorum sizlerle; kalın sağlıcakla…
Oy… Kemençeler daha bir başka çalıyor sanki... Habu körolasi inceden kemençe sesi yer bitirur adami… Mak'omadi... Zade... Zade mak'omadi...

http://youtu.be/NJw-t56ROio
http://youtu.be/kdbsxZRBC3Y
http://youtu.be/Z5abFmtwUis
http://youtu.be/Do2YzE5XtG0
http://youtu.be/ao77eYD3STA
http://youtu.be/w-O2EjIUe6M
http://youtu.be/WE1rDHCBp18
http://youtu.be/1agamx6OiCM
http://youtu.be/TIv2InSV42k
http://youtu.be/Xgc3XYUI5Zw
http://youtu.be/XZs5eyq0KH0
http://youtu.be/UFZud0vITrI
http://youtu.be/bS_2RDNgtng

2 yorum: