5 Aralık 2013 Perşembe

"Ne Okuyorum?"dan Osmancık


Tarık BUĞRA'nın “Osmancık” romanı, 1983’te Tercüman’ın 1-111 sayılarında tefrika edildi. 1983'te Ötüken Neşriyat 436 sayfalık baskısını yapar. 1985,1987’te yeni bas­kılar izledi. Eser, 1983 Türkiye Millî Kültür Vakfı'nın edebiyat dalındaki ödü­lüne lâyık görüldü. Dinçer Sümer, romanı oyunlaştırır. Şubat 1985'ten Devlet Tiyatrolarında sahnelendi. Tarık Buğra’nın yazdığı dizi senaryosunu TRT adına Yücel Çakmaklı yönetir ve  “Ku­ruluş” adıyla 1988’de gösterilir.
Osmancık, “Tarihin en uzun ömürlü, en büyük devletini kuran irade, şuur ve karakter”in Tarık Buğra’nın yorumuyla romanlaştırılmasıdır. “Ben, yola, bir görüşü veya yorumu savunmak veya aşılamak için çıkmadım. Bunu hiçbir romanımda yapmadım. Sadece konuyu anlamaya ve anlatmaya çalıştım. Anladığım gibi anlatmaya çalıştım.” diyen Tarık Buğra, Osmancık’ı da aynı anlayışla ve “Osmanlı’nın sırrı nedir?” sorusundan yola çıkarak yazdığını söylüyor.
Bu nedenle, romanda Osmanlı Tarihi ile birtakım paralellikler veya zıdlıklar bulunsa da -ki, bunlar önlenemez- karşılaşacağınız, “Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana” gibi sözler, aslında, hiçbir tarih kitabında bulamayacağınız, yalnızca romancı Tarık Buğra’nın, Kayı Boyu’ndan Osmanlı imparatorluğu’na götüren karakteri ve anlayışı ortaya çıkarmak için Ede Balı’ya söylettiği nasihatlardır.
Osmanlının kuruluşu ile ilgili romanların başında gelen eserlerden biriside Tarık Buğra’nın Osmancık adlı eseridir. Bu eserde Osman Bey’im çocukluk döneminin sona ermesi ve gençlik döneminde karakterinin oturması işlenmiştir. Ertuğrul Bey’in küçük oğlu olan Osman Bey eğlenceyi seven ve amaçsız yaşamayı tercih eden bir genç olarak yaşamaktadır.
Onun bu yaşam şekli Şeyh Edebali tarafından eleştirili ancak Osman Bey buna anlam veremez. Daha sonradan Osman bey bu adamın kızına aşık olur. Ancak Şeyh bu evliliğe müsaade etmemektedir. Bu olanlardan sonra neyi eksik yaptığını anlamaya çalışır ve bu sırada karakterinin oluşu işlenir. Artık Osman eski Osman değil Osman Bey’dir.

Bundan sonra Osman Bey’in liderlik vasıflarını nasıl elde ettiği, nasıl ve ne yönde kullandığı konu edinmiştir. Kitap tarihi bir roman olduğu kadar psikolojik bir roman olma özelliğini de taşımaktadır. İçerisinde bolca savaşlara da yer verilmiştir. Romanımızın baş karakteri olan Osman Bey’in hayatının son bulması ile birlikte romanımız da sona ermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder