26 Ağustos 2014 Salı

Karadeniz'in Diğer Yarısı: Batum


 Hopa’yla Batum komşu şehirler. Aklıma geldi Pazar günü, kalktık uzun zamandır aklımızda olan planımızı gerçekleştirdik en sevdiklerimle; baktık ki gerçek olacağı yok hadi dedik, yakınlığından dolayı ve vakit azlığından günübirlik gidiverdik. :) Vaktiniz olduğunda gidin gezin. Pişman olmazsınız.
Karadeniz'in doğu kıyısında bulunan ve Sovyetler'in etkisinden halen tamamen kurtulamamış, yavaş yavaş toparlanıp yeniden yapılanmakta olan şehri görmek için oldukça heyecanlıyız. Burası kumarın serbest olması ve Karadenizli Türkler tarafından çokça tercih edilmesi nedeni ile Laz Vegas diye de anılıyor. Gürcistan Türklerden vize talep etmiyor, hatta sınır kapısından 15 TL'ye seyahat formu alarak pasaportsuz sadece kimlikle geçiş de mümkün. Tabi Batum'da otelde kalınacaksa kayıt işlemi için pasaport mutlaka gerekli bunu unutmamakta fayda var.
Batum'da havaalanı bulunduğu için İstanbul'dan direk uçuşla Batum'a ulaşmak mümkün. Ancak Hopa’da bulunduğumuzdan ve Batum hemen Hopa-Sarp sınırında bulunduğundan otobüsle Batum'a geçmeye karar veriyoruz. Ayrıca Trabzon'da otogardan büyük firmalar dahil birçok otobüs firması Hopa'ya Sarp sınır kapısına kadar gidiyor, Batum ise Sarp sınır kapısının hemen öbür yanı. Elbette kendi özel aracınızla geçmeniz de mümkün; tek şart arabanız için de 1 kişilik ücret(15 TL) daha vermeniz.
Sınır kapısına geldiğimizde de orada ineceğimizi, sınırı kendimiz geçtikten sonra başka ulaşım aracı ile devam etmemiz gerektiğini söylüyorlar. Otogarda Batum'a gitmeyi vaat eden firmalara inanmayın, onlar sınırı geçseler bile yaya geçmek daha uzun süre aldığı için yaya geçen yolcuları diğer tarafta beklemiyorlar.
Unutmadan Batum Hopa arası 38 km Hopa Sarp arası 18km Sarp Batum arası da 20km olarak bölünebilir. Sarp sınır kapısına vardığınızda 15TL'ye bir belge alıyorsunuz buna yurtdışı çıkış mührü vuruyorlar ve 10 dk içinde yürüyerek Gürcistan tarafına geçmiş oluyorsunuz. Daha önceden yürüyerek sınırdan geçmediyseniz ilginç bir tecrübe bir kaç yüz metre yürüdüğünüzde dil alfabe para birimi herşey bin anda değişiyor.
Sınır kapılarında sabahlara kadar beklemeler dünde kalmış. Gürcü pasaport kontrol noktasında hiçbir zorluk yaşamadık. İlk kez bu sınır kapısından geçenlerin bilgisayara kayıt işlemleri biraz uzuyor. Onun haricinde her şey yolunda gitti. Eğer yaya geçiyorsanız sıra beklemezsiniz her iki tarafta da işlemleriniz 5dk sürüyor ve 10dk içinde diğer tarafa geçmiş oluyorsunuz. Araba ile geçiyorsanız biraz sıra oluyor.
Gürcistan tarafına geçtiğinizde iki aslında üç opsiyonunuz var Batum'a gitmek için. Sınır kapısının diğer tarafında Batum şehir merkezine giden otobüs, dolmuş ve taksiler bulunuyor. Minibüse binebilirsiniz fiyatı 1Lari. Gürcistan para birimi Lari isim olarak da değer olarak da bizim paraya çok yakın. 9 Lari 10TL ediyor bizim paradan biraz daha değerli. Minibüsün dışında daha hızlı olmasını istiyorsanız taksiler var 20Lari veya Türk tarafından geçen bir arabaya otostop çekip Batum’a gidebilirsiniz. Biz minibüsle gittik ve yaklaşık yarım saat içinde Batum'daydık. Burada ayrıca birkaç döviz bürosu da bulunuyor ancak fiyatlar şehir merkezine göre biraz pahalı. Unutmadan Hopa’dan Batum’a geçmek, Batum'a kesinlikle Batum bileti almaktan daha karlı.
Yol Hopa’dan(merkezden) 40-45 dakika. Ama eğer otobüs Trabzon’dan harekete başlamışsa Trabzon-Hopa arası bütün ilçelerde dolmuş gibi durup yolcu alıp-yolcu indirdiği için, yol 3-3,5 saate uzuyabiliyor. Neyse ki yol boyunca bir tarafımızda Karadenizi, bir tarafımızda yemyeşil doğayı izlerken zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Yani içiniz rahat olsun yolda sıkılmıyorsunuz. Ha “belki” derseniz yine de çantanızda bi kitap bulundurmanızı tavsiye edebiliriz sanırım. 
Batum ile Türkiye saat dilimi arasında 1 saat fark var, üstüne Türkiye kış saati uygulamasına geçince aradaki fark 2 saat çıkıyor. Varır varmaz enerjimiz yerine gelsin diyeönce bi kahve diyoruz ve önümüze gelen ilk cafeye giriyoruz.

Biz belirttiğimiz gibi yakınlığından dolayı ve vakit azlığından günübirlik gidiverdik. Gidip birkaç günlük bi kaçamak yapmak isteyenler için hemen bi konaklama paragrafı açalım: 


Batum'da Radisson ve Sheraton gibi çok sayıda büyük otellerin yanında çok sayıda küçük ve düşük bütçeli otel de bulunuyor. Duyumlarımıza göre tavsiye isterseniz; eski şehir bölgesinin içinde kalan Hotel O. Gallogre isimli otel iyimiş diye duyduk. Otelin yeri, temizliği ve verilen hizmet dikkate alındığında fiyat oldukça uygunmuş (3 gece çift kişilik oda kahvaltı dahil 450 Lari).

Kahvenin ardından planımız 19. yüzyılda inşa edilmiş şehrin en büyük ve ünlü Virgin Mary Katedralini gezmek. Bu kilisenin taşlarının yapıldığı malzeme nedeni ile her mevsime göre renginin değiştiği söyleniyor.


  
Kiliseyi gezdikten sonra rotamızı Dünya'nın 2. en büyüğü olan Batum botanik bahçesine çeviriyoruz. Şehrin 15 km dışında bulunan ve taksi ile 20 Lari'ye ulaşmak mümkün olan bahçenin 2 kapısı bulunuyor. 1880 yılında 111 hektarlık alana kurulan botanik bahçede bir kapıdan girilip diğerinden çıkıldığında Kafkasya, Uzak Asya, Yeni Zelanda, Güney Amerika, Himalayalar, Meksika ve Avustralya gibi bir çok coğrafyanın bitkileri görülebiliyor. Gezdiğimiz mevsim nedeni ile hiç çiçek yok, çeşit gül içerdiği ifade edilen gül bahçesinden eser yok (ya da biz bulamıyoruz). Parkın bence en önemli özelliği yamaca kurulmuş olması ve aşağıya bakıldığında muhteşem bir Karadeniz manzarası görülmesi. Güneşli ve temiz havada parkta yürümek çok iyi geliyor.


Botanik bahçeden sonra kahvaltıdan beri bir şey yiyemediğimiz için ilk işimiz bir taksiye atlayıp şehir merkezinden birkaç kilometre uzakta olan Megrul Lazuri  isimli restorana gitmek oluyor. Gürcü usulu bir iki çeşit dana etli yemek, sulguni peynirli mantar, cevizli patlıcan, sulguni peynirinin kullanıldığı sıcak peynirli bir çeşit ara sıcak, rus salatası (Olivier salad olarak geçiyor) ve adı haçapuri olan yöresel bir çeşit pideden sipariş ediyoruz. Yemekler çok lezzetli. Yöresel yemekler konusunda bu restoranı kesinlikle tavsiye ederiz.
  
 Bu arada Megrul Lazuri ile şehir merkezi arası taksi ile 10 Lari aklınızda bulunsun. Taksinin bu kadar ucuz olmasının nedeni benzinin fiyatı (2.3 TL). Taksi yol üstünde bir benzinciye girip 5 Lari'ye 2 litre benzin alıp yola devam ediyor. Taksiler ile ilgili eklemek istediğim diğer nokta ise neredeyse hepsinin eski model Mercedes olması ve garip bir şekilde hepsinin ön camlarının mutlaka kırık olması.

Megrul Lazuri dönüşü yolda yeni yapılmış ve bembeyaz ışıklarla donatılmış bir bina dikkatimizi çekiyor. Binanın opera binası olduğunu öğreniyoruz. Eski şehir bölgesinde inip sokakları gezmeye başlıyoruz. Evlerin bir kısmı yenilenmiş, bir kısmı ise inanılmaz derecede eski, ancak gece sarı ışıkların altında hepsi oldukça güzel görünüyor. Sahile inene kadar az katlı binaların yer aldığı arnavut kaldırımlı sokaklarda geziyoruz. Burada saatli kule ve Venedik'teki San Marco meydanına benzeyen aynı zamanda şehrin etkinlik meydanı olan Piazza meydanı yer alıyor. 

Batum yalnızca Acara Özerk Cumhuriyeti'nin değil, fakirliğin içinden yükselen gösterişli zengin binaları ile tezatlıkların da başkenti diyebilirim. Ancak Avrupa ve Amerika'dan şehre akan destek fonları ile şehrin 5 yıl içinde tamamen farklı bir surete kavuşacağı kesin. Taksi şoförlerinden biri ile sohbet ederken şehrin 10 sene içinde 40 yıllık gelişme gösterdiğini söylemişti, sanırım bu hız düşünülürse 5 yıl içinde Avrupa şehirlerinden bir farkı kalmaz. Bu nedenle gerçek Batum'u görmek isteyenlere hemen gitmelerini tavsiye ederim.

Batum genelde açıkhava mekanları ile ünlü bir yer. Bir diğer ünlü meydan ise elinde altın postu tutan Medea heykel'nin bulunduğu Hera Meydanı. Altın Post efsanesi Yunan mitolojisine dayanır, zenginliği ve iktidarı simgeleyen postun adıdır ve efsane içinde savaş, aşk ve ihaneti barındırmaktadır. Heykel aynı zamanda yüksekliği sayesinde şehirde gezenler için bir nevi yer tayin etme aracı oluyor.   

             
Sonra havanın güzelliğinin tadını daha fazla çıkarmak için Batum Bulvarı'na gidiyoruz. 5 kilometrelik plajın üzerinde çok sayıda tesis bulunuyor, yazın buraların cıvıl cıvıl olacağını hayal etmek hiç de zor değil. Ayrıca plajın hemen yanında çok güzel bir yürüme yolu  yer alıyor, plajı boydan boya kaplayan heykeller ise çok ayrı bir hava katmış. Velhasıl gezmekten, yüzmekten plajda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz.







Hera Meydanı'nın hemen önünde plaja paralel olarak Batum'un en ünlü ve geniş caddesi olan (üzerinde mağaza ve kafeleri barındıran) Rustavelli Caddesi yer alıyor. Caddenin üzerinde sahil tarafında Sovyetler'den kalma ghetto tarzı birbirinin aynısı binalar, bunların arkasında ise son derece tezat bir görüntü sergileyen Radisson Blu oteli ve diğer yeni yüksek binaların inşaatları yer alıyor. 
Radisson'un hemen önündeki Miracle Park içinde yer alan Alphabet Tower, Dönme Dolap, Ali-Nino Heykeli ile ünlü. 130 metre yüksekliğinde üzerinde Gürcü alfabesi bulunan Alphabet Tower bütün ihtişamı ile dikiliyor. Binanın tepesinde güzel manzaralı bir restoran var.

 Dev gibi bir dönme dolap mevcut ve binmenizi tavsiye ediyoruz.. Denizin hemen yanında heykeltıraş Tamara Kvesitadze'nin eseri olan Azeri genç Ali ve Gürcü kızı  Nino arasındaki aşkı anlatan heykel yer alıyor. Metalden yapılmış 7 metre yüksekliğindeki heykeller her 10 dakikada bir hareket ederek birbirleri ile iç içe geçiyor. Batum Bulvarı'nda yer alan diğer heykeller de genelde aşk temalı ve çok romantik bir atmosfer yaratıyor.
   
Akşam yemeği için Rustavelli caddesi üzerinde bulunan White Restaurant'a geçiyoruz. Burası laz yemekleri servis edilen ve laz sahibi nedeni ile tamamen ters olarak inşa edilmiş bir restoran. İnternette burası ters restoran olarak geçiyor ve daha önce Türkiye'de basında bu şekilde yer almış. Dış mekanda bol bol fotoğraf çektirip içeri geçiyoruz. Herkesin restoranın mimarisini görmesini tavsiye ederim ancak yemekler konusunda aynısını söyleyemeyeceğim.

Şehir de hayat hiç durmuyor adeta. Gece ile gündüzün hiç bir farkı yok. Hatta insanları için vardiyeli işçi örneğini verirsek sanırım yanlış olmaz. 






Dönüşümüz gelişimize göre çok daha hızlı oluyor. Neyse Sarp'tan tekrar yürüyerek Türk tarafına geçtik fazla vaktimiz kalmadığı için Batum'dan bindiğimiz minibüsü beklemeden taksiyle Hopa'ya geldik. Biraz karışık gidiş gelişimiz ama kesinlikle tavsiye ederim. Batum çok ucuz ve güzel bir yer. 
Böylelikle kulaklığımızda Resul Dindar eşliğinde Batum'u geride bırakıyoruz. Sağlıcakla.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder