19 Şubat 2013 Salı

Öğretilmiş Paylaşılmışlık


Bazı şeyleri paylaşmayı sevmezsin hani. İşte bende insan paylaşmayı sevmem. Odamı paylaşabilirim, kıyafetlerimi paylaşabilirim, dergilerimi paylaşırım; çikolatamı, çayımı, kahvemi hatta ve hatta kitaplarımı bile paylaşabilirim. Velhasıl gel gör ki insan paylaşmayı hiç sevmem, istemem. Ama  hep paylaşmayı sevmeyeceklerimi paylaşmak durumunda kaldım.
Mesela annemi babamı paylaşmak istemedim hiç; onları kardeşlerimle paylaştım. Mesela kardeşlerimi paylaşmak istemedim; arkadaşlarıyla paylaştım. Mesela bazı hocalarımı; Hamdullah Hocamı, Fatma Hocamı, Ali Hocamı; onları tüm sınıfla hatta okulla tüm öğrencileriyle paylaşmak zorunda kaldım.. Yada doktorum Tolga Hocayı; onu da tüm hastalarıyla paylaştım. Bir de seni paylaşmak istememiştim. Rüzgarla konuşan adam, bir de seni..
Bir çok şehir gezdim şimdiye kadar. Çok yol geçti ayaklarımdan. Onca şehir gezdim ama dörde bölündüm kaldım esasında. Bir yanım memleketimde daima diğer sevdiceklerimle; bir yanım Ankara'da. Diğer yanımsa İzmir'de kaldı. Kalanımla bense İstanbul'da. İstanbul bir yalan; söylenenlere inanma.
Sen İzmirim; sıcakken soğukmuşsun oralarda. Şimdi yine İzmir yolcususun gönlüm. Paylaşmak zor seni koskoca bir şehirle rüzgarla konuşan adam. Mecburiyet ayrı safhada. Hani sen dönünce daha güçlü hissediyorum ya kendimi ben. Hani sen beni kollardın. Sen yanımdayken derdim tasam olmazdı. İçim dökmek sana kolaydı. Şimdi gidiyorsun yine. Gelişinle gidiyorsun. Oysa hani bırakmazdın sen hiç beni?
Ben İstanbul'da, sen İzmir, reva mı iki gözüm. Bana sen lazımsın kezâ yoksun.
Olsun biliyorumki aslında hep yanımdasın gözlerimi kapadığımda görebileceğim kadar. Yokluğunda çok kitap okudum. Okumaya verdim hep kendimi; hiç boş kalmadım oda alışkanlık oldu seninki gibi. Bu yanımda olmama durumun canımı çok sıkıyor.
Kabul ediyorurm bencilim konu sevdiklerim olunca. Elimde değil. Sen kal istiyorum hiç gitme. Olmuyor tabi.
Sonra baktım paylaşmak istemediğim canlı kanlı her şeyi paylaşıyorum bende hayali olanları seçtim benimle kalsınlar diye. Mesela Casablanca'daki Rick'i, yada Uzun Hikaye'deki Ali'yi, Piraye'yi ama gel gör ki oda olmadı. Şimdi şarkılar var ama onları paylaşmakta güzel; benim yerime konuşuyorlar.
Ben İzmir'i seninle hatırlıyorum; Alsancak'ta geçirilen günleri, Karşıyaka gezmelerini.. Masmavi denizi; gözlerin gibi.. Seninle her yer güzeldi. Bizim oranın yayları; yayların dumanında sen beni bul diye kaybolmak güzeldi. Bursa'da çiçek toplamak, kahve içmek seninle. Zaten senden kaldı ne kaldıysa bana; başta bu kahve alışkanlığım. Sonra dil merakım. Yahut yazmak. Sen öğretmiştin; "yaz kızım" demiştin "yaz, içinden geldiği gibi durmadan yaz; yaz ama dolu yaz boş yazma" derdin küçükken. Paylaşmayı da senden öğrenmiştim. Sen varken her şey kolaydı, her şey güzeldi.
Çok özlüyorum ben seni. Herkesten her şeyden çok. Bir seni bu kadar severdim zaten bir de babamı. Babama emanet ederdin bizi; üstüne basa basa. Sen aklıma düştükçe kalbim titriyor. Ama ağlamıyorum söz verdim ya sana; yani çok ağlamıyorum. Elimden geldiğince işte..
Ne sevinirdim sen döndüğünde İstanbul'a. Sanki kocaman olurdum, büyürdüm. Seninle saatlerce muhabbetlerimz sürerdi hiç sıkılmazdım. "Bi çay yap gel kızım demli olsun sonra dinlersin" derdin. Her çay içişimde aklıma geliyor. Bir de her çay servisinde aynı nakaratı söylerdin; "çay dediğin ince belli bir bardakta ince belli bir bayan tarafından; dudak renginde, dudak payı bırakılmış ve dudak yakacak kadar sıcak olmalı" derdin. En sevdiğin şairdi Abdurrahim Karakoç onun şiirlerini senden dinleyerek ezberlemiştim ve birde Necip Fazıl'ı severdin. "Yürümek istediğinde bas ve yürü yoksa bacakların seni taşımaz der Necip Fazıl" der her defa beni yüreklendirirdin. Bu kaçıncı yıl olacak sensiz?
Annem beni sana benzetiyor bazen. Laflarımda seni arıyor ondan sebep herhal. Ben seni bulamıyorum kimsede. "Yola giderken azığını evden, yoldaşını köyden, abdestini çeşmeden alacaksın; hadi yoldaş gidiyoruz" derdin evden çıkardık saatlerce dolaşır, konuşur, tartışır gece dönerdik eve. Seninle gezmelerimizi özledim Âzizim, sohbetlerimizi özledim. "Kış ola bağlana yolların dostum" diye başlamanı özledim Üstadım. Ah bi gelsen, bi gelsem. Sen uzaklarda ülke, ben gurbette bir göçmen; zamanı durdurabilsem ne sen kalsan ne ben gitsem.
Hayat zor iki gözüm ama her koşulda hamdolsun demeyi senden öğrendik. Vuslat yakın eninde sonunda. Ama yürek götürmüyor işte dostum. Garipki sen hem dayım hem dostum. Neyse özetle ne diyordu şair;
"Özledim; söyleyeceklerim bu kadar kısa ve derin."

https://www.youtube.com/watch?v=gKazUoYR7KQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder