26 Ekim 2014 Pazar

Ah'lar Ağacı


Yağmurlu bir İstanbul akşamıydı gözlerinin gözlerime değişi
Ve kardeşimi son görüşüm o yağmurun altında çocuk masumluğuyla dönerken.
Şimdi yollar uzun yollar aramızda dert.
Olsun.
Sonbahar yaprakları dökmekle mükellefti çocukluğumuz.
Evet şimdi gidiyorum.
Biliyorum ki bu yağmur ardımda bıraktıklarımın gözyaşı,
Bir de gözyaşlarım belli olmasın diye yağan üzerime.
Mutsuz yollar geçtim, saatler geçtikçe değişti tabelalar; 
Geçen her kilometrede katlandı mutsuzluğum.
Gidiyorum ama ne zaman çağırsan gelirim;
Hoşçakal lazım değil bu gidişe.
Şimdi uzarken yollar, değişirken tabelalar her saat başında,
Bir yaprak daha sallar gönül rüzgarım Ah'lar Ağacında.
Bilirim yağmur değmemiştir saçlarına,
Sonbahar rüzgarları savurmamıştır onları hiç.
Ben şimdi böyle kırk ikindi yağmurlarını beklerken
Seninle ıslanmak isterdim sağanaklarda.
Bilirim kuşlar kadar nazenin bir kalbin vardır senin;
Gökyüzü kadar ferah bir dinginlik yüzünde.
Hiç şiir yazılmamış hüzünlü gözlerinden alır güneş parlaklığını,
Dua eden çocuksu ellerin kimseye değmemiştir bilirim.
Ve derin bir "Ah" çekip altını çizdiğin şiirler değer bazen kalbine.
Uzun upuzun bir hikaye düşlersin, benim gibi, bilirim.
Sonra sen gelirsin aklıma;
Sonbahar yaprakları düşer Ah'lar Ağacıdan avuçlarıma,
Suskunluklar savurup coğrafyama
İçime dinginlik veren hülyalarımı düşünürüm.
Bilirim bulunduğun her şehir
Sen geçtiğin için dünyanın en kutlu beldesidir.
Ve ne zaman kesişir yollarımız bilemem.
Bildiğim bir şey varsa bayım;
Dualarım gün olur da kabul olursa,
Bu şehrin tarih kokan sokaklarının birinde
Seninle karşılaşmayı dilerim...

http://www.youtube.com/watch?v=jkhFHjFf-Jg

Dipsiz not: Hicri Yılbaşınızı kutlarım, gönlünüzce bi sene olur inşallah sevgili okur. Sağlıcakla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder